Bitlis’in sabahı dağlardan süzülüp gelen sessiz bir kararlılıkla uyanır. Bu şehirde çocuklar kitap taşıyan yokuşlara doğar; umutla okula yürür, bazen üşür, bazen yorgun düşer ama hep öğrenmek ister. İşte bu yüzden, Bitlis’te eğitim bir tabela değil, alın teridir; bir istatistik değil, her gün yeniden kurulan hayaldir.

Ancak bu hayalin artık iyi planlanmış, yerel gerçeklikleri temel alan, sahaya dokunan bir eğitim stratejisine ihtiyacı var. Çünkü Bitlis’te eğitim, sadece bir bakanlık politikasıyla değil, aynı zamanda yerelin sesiyle, mahallenin diliyle, okulun gerçeğiyle yürütülmelidir.

Yerelin Gücü, Eğitimde Başarının Anahtarıdır

Eğitimde bir şehri ayağa kaldırmak, merkezden gelen talimatlarla değil; o şehrin ruhunu anlayarak olur. Bitlis'in köy okullarında tek başına direnen öğretmenlerin, soba yakıp öğrencisini giydiren müdürlerin, servis bekleyen çocukların hikâyesi ancak yerinden yönetilen, yerele göre esnetilmiş stratejilerle anlam bulabilir.

Planlarımız masalarda kalmamalı. Onları sınıf tahtasına, okul bahçesine, öğretmenler odasına, veli toplantılarına indirecek cesur adımlara ihtiyacımız var.

Sorunları Tanımadan Strateji Olmaz

Bitlis’te öğretmen göçü, derslik eksikliği, ulaşım sorunları, sosyoekonomik yoksunluk gibi onlarca başlık sayabiliriz. Ancak en büyük eksiklik: Uygulamaya geçmeyen plan bolluğu.

Raporlar yazılıyor, projeler öneriliyor ama sahaya inmediği sürece bu belgeler sadece arşivde kalıyor. Halbuki bir çocuk, eksik kitapla değil, eksik vizyonla geri kalır. Eğitimde adalet; aynı sıralarda oturup, farklı şartlarda yarışan çocuklara değil, eşit fırsatlar sunan yerel çözümlere dayanır.

Bitlis'e Has, Yerel ve Dinamik Bir Yol Haritası Gerek

Bitlis’in öğretmeniyle, öğrencisiyle, idarecisiyle, veli yapısıyla, coğrafi şartlarıyla kendine has bir eğitim stratejisi olmalı. Tek tip değil; dinamik, değişkenlere açık, sürekli güncellenen, izleme-değerlendirme ile desteklenen yerel bir sistem kurmalıyız.

Bu sistem, öğretmeni merkeze alan, okul yöneticisini sadece idareci değil, yerel lider olarak gören; veliyi ise yalnızca izleyici değil, sürecin ortağı olarak kabul eden bir bakış açısıyla tasarlanmalı.

Söz Değil, İcraat Zamanı

Artık sadece “eğitimin önemi”nden bahsetmenin ötesine geçmeliyiz. Çünkü bu şehirde nice çocuk, hayallerine ulaşamadan büyüyor. Eğitimin bir gün değil, her gün yeniden kazanılması gereken bir mücadele olduğunu unutmamalıyız.

Bitlis’in dağları yüksek, yolları virajlı olabilir. Ama her dağın ardında bir okul, her virajın ucunda bir hayal var. Bu hayali gerçekleştirecek olan ise ne sadece merkezi politikalar, ne de yalnızca yerel çabalar; ikisini birleştiren akılcı, uygulanabilir, katılımcı ve cesur bir eğitim stratejisidir.

Yoksa daha çok yıl geçer, biz hâlâ raporlara bakar, strateji toplantılarında konuşur, ama bir çocuğun yarım kalan umuduna çare olamayız.

Ve unutmayalım:

Bir kenti kalkındırmak istiyorsan, önce okulunu ayağa kaldır.
Bir çocuğun gözündeki ışıkla başlar büyük dönüşümler.
Bitlis, bu ışığı hak ediyor.