Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 14. Leo’nun Türkiye ziyareti, bazı çevrelerce “barış mesajı”, “diyalog adımı” gibi yumuşak ifadelerle pazarlanıyor olabilir.

Fakat bu ziyaretin zamanlaması, içeriği ve verilen siyasi görüntüler, bunun masum bir ziyaretten ibaret olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Bu ziyaret, yeni bir “medeniyet söylemi” klişesinden çok daha öte; adeta haçlı hafızasının güncellenmiş bir versiyonu gibi duruyor. Kanaatimce de bu ziyaret İslam coğrafyasına yönelik haçlı seferlerinin ilk resmi adımıdır.

Gazze’nin, Lübnan’ın, Yemen’in, Suriye’nin üzerine her gün siyah dumanların çöktüğü bir dönemde, Katolik kilisesinin bacasından çıkan “beyaz dumanın” Ortadoğu'ya, özellikle Türkiye’ye doğru yönelmesi tesadüf müdür?

Dünya acılar içinde yanarken, Papa’nın Ortadoğu haritasının en stratejik ülkesine adım atması, her zamanki dini diplomasi ambalajının ötesinde bir anlam taşımıyor mu?

Osmanlı Devleti’ne karşı haçlı zihniyetinin kusan ve hiç unutulmayan öfkesi değil midir? Bu ziyaret, Katolikliğin uzun süredir yaşadığı çözülme ve etkisizliğe karşı yeni bir nefes, yeni bir güç arayışı mıdır? Zannetmiyorum. Eğer bir güç arayışı olsaydı, bugüne kadar Gazze'de, Lübnan'da, Suriye'de kiliseler de hedef alınıyor. İşgal çetesine karşı bu güç arayışını yapar veya bu gücü kullanırdı.

Her ne kadar biz papayı ülkemizde karşılamanın bir prestij olduğunun derdine düşsek de aslında Papa, sanki geçmişin rövanşını alırcasına, “unutulmuş Hristiyan dünyasına” yeni bir hareket alanı kazandırmanın derdindeydi. Ziyaret ettiği yerlere adeta “buralar bize ait, hafızamızı tazeliyoruz” mesajı bıraktı.

Kim davet etti, gelişine izin verilmeli miydi, verilmemeli miydi? O ayrı bir konu. Fakat ziyaret boyunca sunulan ihtişamlı karşılama görüntüleri, Müslüman halkta bir rahatsızlık oluşturduğu aşikardır.

Roma’da görmediği ilgiyi Türkiye’de görmesi, ülkenin tüm gündeminin papaya kilitlenmesi, diplomasiden çok “sembolik üstünlük” görüntüsü verdi.

Bir de şu 1500 yıllık İslam kültürünün en eski ilahisiyle karşılanması…

Bu ilahi, Peygamber Efendimizin Medine’ye hicretinde söylenen bir karşılama duasıdır. Sözleri, bağlamı ve maneviyatı tamamen İslam ümmetine aittir. O ilahiyi, Allah’a çocuk isnat eden ve çocuklarına da bunu öğreten bir inancın ruhani lideri için söylemek büyük bir çelişkidir.

Buna bir de ilahiyi söyleyen kadınlara giydirilen ve Hristiyan rahibelerine benzeyen kostümler... İçlerine bir de başörtülü figürün eklenmesi işin cabası…

Açıkçası ben ilk gördüğümde papayı karşılayan rahibeler olduğunu düşündüm. Başörtülüyü görünce bir daha baktım. Meğer rahibeleri temsil eden o elbiselerin içinde Müslüman kadınlar varmış! Bu görüntünün “dinler arası diyalog” olarak paketlenmeye çalışılması ise, ayrı bir trajediydi.

Bazı kesimler hemen savunmaya geçti. Yok efendim; Papa Türkiye bayrağı önünde eğildi, yok yüzüne Kelime-i Tevhid okundu, yok Peygamberimizin ismi salavatla zikredildi, yok efendim Papaya tebliğ yapıldı, ne olursa olsun, Allah’a çocuk isnat eden bir inancın ruhani liderine yapılan bu ihtişamlı karşılama anlamsızdır, yersizdir, ölçüsüzdür.

Modern diplomasi elbette nezaket gerektirir; ancak nezaket başka şeydir, kendini değersizleştiren bir tavır başka. Hele ki bu görüntüler, tüm coğrafyamız ateş altındayken verilmişse, bunun adı diplomasi değil, siyaseten zaafiyettir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki kabul…

Tam da bir özgüven eksikliği…

Hele hele Diyanet İşleri Başkanı’nın duruşu, görüntüleri ve verdiği fotoğraf; devletin en büyük dini kurumunun temsil ettiği özgüvenle bağdaşmadı. Adeta büzülmüş, geri çekilmiş bir görüntü…

Bu sadece bir protokol meselesi değil, bir zihniyet ve özgüven meselesidir.

Papa’nın ziyareti, Türkiye’ye barış mesajı getirmekten çok, Türkiye’nin kendi ruh köklerine yabancılaşma sınavı niteliğindeydi.

Ortadoğu’nun semalarında siyah dumanlar yükselirken, beyaz dumanı bu kadar coşkuyla karşılamak, tarihsel hafızayı unutmak değil midir?

Bir de gidişi vardı ya! Uçağa binerken, son kez dönüp el sallaması, sanki “Gidiyorum, ama yine geleceğiz.” dercesine bir mesaj mı verdi? Allah sonumuzu hayır eylesin. Selam ve dua ile…