İkiyüzlü Batı, her zaman için Müslümanlara karşı kin ve nefretini eksik etmemiş, İslam beldelerini işgal etme planlarından vazgeçmemiştir.

Mehmet Akif'in "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" olarak tanımladığı Batı, her platformda kendisini insan hakları savunucusu olarak pazarlıyor. Oysa Aksa Tufanı, Batının yüzündeki bu perdeyi yırtmış, gerçek vahşi yüzünü ortaya koymuştur.

Bakmayın siz onların kravatlı, papyonlu görünüşlerine. Bunlar sadist ruhlu birer psikopattırlar. Tarih oyunca da hep öyle olmuşlar. Gerek Müslümanlar gerekse de vicdanında insani duygular körelmemiş herkes, Batının bu ikiyüzlülüğünü, o vahşi yüzünü gördü. Bir yandan insan hakları derken, bir yandan da o insanları nasıl soykırımdan geçirdiğine ve soykırımı desteklediğine şahitlik etti.

Hâlâ karanlık çağın çukurunda debelenen Batı, kendisini her ne kadar insan hakları savunucusu; Müslümanları da barbar olarak görse de aslında Batı her zaman Müslümanlara karşı, hatta kendi ırkından, inancından olan insanlara karşı da aynı vicdansızlığı, aynı barbarlığı süregelmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda dünya çapında 1,4 milyar Katoliklerin ruhani lideri seçildi. ABD'li Robert Francis Prevost, papa olarak seçildi ve 14. Leo ismini aldı. Aslında mesele kimin seçildiği değil. Sonuç itibarıyla İslam'a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarında bir değişiklik olmayacak.

7 Mayıs Çarşamba günü başlayan papalık seçiminde Vatikan'daki Sistine Şapeli'nin üzerindeki bacadan bir beyaz duman yükseldi. İkiyüzlü olan Batı medyası, çıkan beyaz dumanı manşetlerine taşıdı. Dünyanın önde gelen medyanın manşetleri bu beyaz dumanın haberleri ile süslendi.

Oysa aynı medya, 19 ayı aşkındır Gazze'nin semalarını kaplayan siyah dumanları görmezden geldi ve hala geliyor. Orada parçalanan bedenleri, soykırımından geçiren bir halkı Görmezden geliyor. Bacadan çıkan o beyaz duman, San Pietro Meydanı'nda bir sevince vesile olurken, Gazze'nin semalarında yükselen o siyah dumanlar, ikiyüzlü Batının vicdanın da sessizliğe büründü. Bundan dolayıdır ki Batının vicdanındaki dumanın rengi beyaz olunca sevinç, ama siyah olunca sessizliğe neden oluyor.

Evet, bugün kendisini medeni olarak gören Batı, Gazze'yi görmemezlikten geliyor. Gazze'deki soykırımı kelime oyunlarıyla kendi kamuoylarına, uluslararası kamuoyuna, Müslüman kamuoyuna izah etmeye çalışıyorlar. Bir yönüyle bunu anlıyoruz. Batı, dün olduğu gibi, bugün de ikiyüzlülüğünü, vicdansızlığını, barbarlığını ortaya koyuyor.

Peki, Müslümanlara ne oluyor ki Gazze'den yükselen o siyah dumanlar vicdanlarını harekete geçiremiyor? Arşa yükselen feryatlar neden görmemezlikten geliniyor? Hâlâ kimden, ne bekleniyor ki? Hâlâ Batının olmayan vicdanın harekete geçmesini mi bekliyoruz? Amerika'nın, Gazze'deki o acıyı dindireceğini mi düşünüyoruz?
Fransa'nın, İngiltere'nin, Gazze'deki Müslümanların yardımına koşacaklarını mı bekliyoruz? Neyi bekliyoruz? Bugün Gazze'nin semalarında yükselen o siyah dumanlar, Amerika'nın verdiği füzelerden, silahlardan, mühimmatlardan kaynaklanmıyor mu? Gazze'yi tamamen boşaltmanın hesabını yapan Amerika, İngiltere,

Fransa, Almanya… değil midir? Hangi vicdanların harekete geçmesini bekliyoruz?
Unutmayalım ki Batının vicdanına sığındığımız müddetçe, onların vicdanlarının harekete geçmesini beklediğimiz müddetçe, Gazze semalarında siyah dumanlar eksik olmayacaktır. Çünkü onlar için önemli olan kilisenin bacalarında yükselen beyaz dumandır. Gazze'nin semalarında yükselen siyah dumanları umursamıyorlar. Selam ve dua ile…