Losev

Norşên için 1 Haziranın Anlam ve Önemi

Videoyu Aç Norşên için 1 Haziranın Anlam ve Önemi
A
a

Norşên'e bu yıl bahar hiç gelmedi. Gelmedi çünkü, seçimin o soğuk havası insanları üşütmeye ve birbirinden soğutmaya devam ediyor. Artık bu soğuk geçse de, bahar'ın sıcaklığını görebilseydik. Bahar'ı tadında yaşamak, zamanında ve yararında yaşamak gerekir.

Küçük ve şirin bir ilçe de bu kadar üzerinde durulan bir seçim yarışı görmek insana, bu bir var olma yarışıdır, kazanırsan varsın, kaybedersen yoksun dedirtiyor. Bundan dolayı bu seçimi ya devlet gücüyle var olan AKP kazanacak yada Kürtler!  O halde "Kürt isen kendine yani BDP'ye, değilsen AKP ye oy ver" demek doğru oluyor..
 
O zaman bu seçim de herkes bu hususa önem vermeli ve Kürt ise kendine, değilse AKP ye oy vermesi gerekiyor. Çünkü Norşên'li Kürtler'e 30 Mart günü, "biz istersek var olabilirsiniz" mesajı verilmek istendi. 1 Haziran seçimi bu yüzden Norşên'lilerin bana göre var olma mücadelesidir. Bu mücadele ile Norşên'liler ya galip gelecek, yada kaybedecek. Tercih Norşên'li Kürtlerin.  
 
Herkes 2 haziran günü sabahı kimin belediye başkanı olacağını düşünüp, kendisine göre bir cevap bulmaya çalışırken, şunu düşünmeye başlıyorum. Zaten 30 Mart günü halk seçimini yapmış ve belediye başkanını seçmişti..! 
 
Bu seçimde oy kullanmadan önce herkesin iyi bir şekilde geçen seçim sonucunu, vijdan muhasebesi yaparak düşünmesi gerekiyor. Gerekiyor çünkü, o kadar kolay ve basit bir olay değildi, galip geleni hile ve zoraki güçle yenik göstermek..!
 
Neden kendinize inanmıyorsunuz ve sahip çıkmıyorsunuz ? 
 
En vahim o dur ki, halkın kendisi kendisine bir türlü inanmak istemiyor. Direniyor genede inanmak istemiyor. Bireyin kendisine inanması, kendisine bazı gerçekleri kabullettirmesi bu kadar mı zor ?

Kendine ve kimliğine sahip çıkmak bu kadar mı zor ?
 
Bilindiği üzere 1 Haziran çok heyecanla beklenen ve çabucak geçmesi istenilen bir gün ve tarih. Gün yoktur, hiçbir zaman ne şahit olmak istediğimiz, nede duymak istediğimiz bir durum içinde kendimizi buluyoruz. Normal hayat günlerinde insanların birbirlerini çok fazla umursamadığı, görmediği, habersiz yaşadığını biliyor ve görüyoruz. Oysa seçim döneminde, herkesin birbirini çok yakınen tanıdığı, sorduğu, ilgilendiği vasıflar olarak ön plana çıktığını da görebiliyoruz. 
 
Her ne olursa olsun, insanların birbirlerini dışlamadığı, küçümsemediği, nefret etmediği bir toplum olma özelliğimizi kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum. 
 
Oysa ki, seçim döneminde insanlar birbiriyle konuşmaktan, sohbet etmekten, birbirini ziyaret etmekten son derece korkar olduğu, arkadaşlıkların bir dönem rafa kalktığını, sosyal aktivitelerin ertelendiği, yanlış anlaşılmalara vesile olmamak adına, en mühim vazifemiz olan insan ilişkilerimizi değiştirebilecek duruma gelindiğini görmek nede hoş olmayan, olumsuz bir durumdur ki,  şu günlerde Norşên ilçemizi kasıp kavuruyor. 
 
Kendi Hürriyetine düşkün insanın, başka hürriyetleri ele geçirme derdine düşmesi ne acı ve vahim bir durumdur. Seçim döneminden önce kimseye yardımcı olmayan, kimsenin kapısını çalmayan, kimseye gıda maddesi dağıtmayan insanlar neden seçim gününe sayılı günler kala evlerini polis nezaretinde ziyaret eder? Bunun bir izahatı elbetteki vardır..! 
 
Bu kadar mı kolay insanların hürriyetini, değerlerini, iradesini satın almak ? Kendi hür iradesiyle yaşam hakkını elinde tutmaya çalışan bir bireyin canına kast edildiğinde, onu yaşamından alı koyduğunda bir insana verilen ceza varken, neden iradesini gasp ettiğinde aynı ceza verilmiyor ? 
 
Bana göre bir insanın iradesini elindeki güç ve kuvvetle gasp etmek onu öldürmekten, onu yaşamdan alı koymaktan daha kötüdür. Hür düşünemeyen, vijdanı doğrultusunda hareket edemeyen bir insanın, nefes alan ancak hiçbir duyu ve hissiyatının olmayan bir varlık olduğunu düşünüyorum. 

"kendimi ait gördüğüm yerde durmak istiyorum ama.."
 
Norşên'de Oy kullanan her bireyden şunu duymak mümkün.. "kendimi ait gördüğüm yerde durmak istiyorum ama..! " diyerek kendi haline susup kalıyorken şunu ekleme yaparak tamamlamak istiyorum. 
 
Ama diyerek son bulan cümlenin devamında şu düşünce ve fikir beliriyor. " ... Ama benim yakın arkadaşım, dostum, ailem, akrabam, menfaatim.. " diye sıralanır gidiyor. Bu durumda insanları rahat bırakmak ve hiç kimseye düşüncesinden dolayı baskı kurmamanın en mantıklı ve yerinde olduğunu söylemek mümkündür. 
 
Norşên'de yaşayan herkesin huzura ihtiyacı var, herkesin kendi hürriyetine ihtiyacı var, kimseden bir zor ve baskı görmeden kendi hür iradesine saygı duyulması beklentisi var. 
 
Bu beklenti karşısında birde olması gerekenin, her bireyin neticede kendine sahip çıkması algısı var ve olması da gereken budur. Herkesin kendine sahip çıkması, kendi hür iradesini kimseye teslim etmeden, kimsenin boyunduruğuna vermeden kullanma yetkisi olmalı. Çünkü bu insan olmanın temel dayanağıdır. Özgür bırakmak, özgür olabilmek insan'a ait bir davranış ve düşüncedir vede olmazsa olmazıdır.
 
Herkesin Norşên'de Kürt olduğu varsayıldığında, yani bir ırk söz konusu iken neden iki parti'den bahsediliyor? 
 
Ve bu partilerden bir tanesi elindeki devlet gücünü, maddi ve manevi tüm olanakları seferber ederek iradelere neden müdahale ediyor? Bunu her Norşên'li bireyin enine boyuna oturup düşünmesi gerekiyor. Kendi gerçekliğini analiz ve yorumlaması gerekiyor. Kendine bir sorumluluk yükleyip, sorumluluğun neresinde olduğunu ve bunu hangi duruşla ne derece gerçekleştirdiğini iyice anlayıp öğrenmesi gerekiyor..
 
Bizim adımıza sorumluluk yüklenen insanların bizi tam manasıyla ifade edemediğini düşünüyorsak eğer, onlara barikat olmak yerine, onlarla beraber barikatları aşıp, birlikte en iyiyi başarmaya çalışmamız gerekiyor. Suçlamadan önce, suçlu bulmaya çalışmadan önce bunu yapıyor muyuz ?
 
Yukarıda izahı yapılanlanların yapılmadığı sürece bir insan, ekonomik, sosyal ve siyasal hiçbir menfaat onu doyurmayacak ve ilerletmeyecektir. Bir insanın kendine sahip çıkmadan, toplumda ekonomik büyüme sağlamış, malk mülk sahibi olmuş yada insanlara bu yönde yön vermiş olsa bile, onun neticesinde bir çıkmaz var ve bu çıkmazı sadece kendini analiz edebildiğinde aşabilecektir. Ne sahip olduğu servet, ne yönlendirdiği insanlar, nede elindeki geçici güç.. Onu kurtaracak olan kendi kimliği ve kişiliği olacaktır.
 
Hür iradelere inançların zaaf olarak tutulduğu, inanan insanların inançlarını kullanarak iradelerin kilitlenmesi de neyin nesi oluyor ? Bunu farketmek ve ses edememek hangi inanç sahibi bireyin vijdanına ters düşmüyor? Yoksa herşey çok normal de, bana mı çok anormal geliyor? 
 
Yanlış bir yorumda bulunmak istemiyorum lakin, inanç, istek ve içtenlikle edilmeyen yeminlerin, aynen ibadetlerde olduğu gibi yerinde olmayan, boş hususlar olduğunu düşünüyorum. Bu hususu yazıya dökmemdeki neden, seçimde oy kullanacak seçmenlerin evine gidip, "Kuran-ı Kerim'e el bastırıyorlar, söz alıyorlar" konuşmalarına hitaben yazma gereği hissettim.  Şayet böyle bir durumun gerçekliği varsa, bu çok ayıp ve günahtır. Bunun hesabını kimse veremez. Söz veren de, verdirende birbiriyle zincirleme bu sorumluluğa sahiptir. Bir kaç yüz kişinin menfaati sağlanacak diye tüm toplumun ve ilçenin kaderi değiştirilmemeli. Hür iradenin sandıktan çıkması, insanların birbirlerine kötü örnek oluşturmaması sağlanmalı. Aksi durumda hastalıklı ve kangren bir toplum inşa etmiş olunur.
 
Ve şu husus unutulmamalıdır. Din, zor duruma düşüldüğünde başvurulan bir makam olmadığı gibi, zora düşmemek için yaşanması ve yaşatılması gereken bir yaşam biçimidir. Bunu siyasilerin iyi idrak edip, anlaması gerekiyor. Özellikle dini söylemleri ve dinin temel değerlerini kullanıp, hür iradeleri, vijdanları kilitlemek doğru olmadığı gibi, çok ayıp vede günah olduğunu çok iyi bilmelidirler. 
 
Tüm Norşên'li bireylere bu konuda çok büyük görev ve sorumluluk düşüyor. Hiç kimsenin hür iradelere, inanç değerlerimiz üzerinden kilit vurmasına izin vermememiz gerektiğini bilmemiz ve ona göre kararımızı verip irademizi kullanmalıyız. Aksi durumda bugün inanç değerlerimizi zaaf olarak görüp kullanan bireylerin yarın, daha vahim sonuçlara imza atacağından şüphemiz olmasın.
 
Her ne şekilde ve nasıl olursa olsun, herkesin kendine yakışanı yaptığını düşünüyorum. Kendi hür irade ve vijdanına kulak verip, tercihini yapmak her bireyin en doğal hakkıdır.

Bunlar da İlginizi Çekebilir
arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.