Sahte

Genellikle manevi saygınlık ya da maddi değer ihtiva eden her şeyin hakiki, orijinal, katıksız olanının yanı sıra sahtesi de bulunmaktadır

A
a

Bir şeyin sahtesi, onun değerli oluşundan kaynaklanmaktadır. Kıymet, sahtekarların ilgi odağıdır. Amaç haksız ve kolay yoldan menfaat sağlamaktır. Sahtekarlık bir hırsızlık biçimidir. Bu nedenle ucuz, basit değersiz şeylerin hırsızı, sahtesi bulunmaz. Hayatımızda ilacın ne kadar önemli, değerli olduğunu hepimiz biliriz. Rahatımız bozulduğunda, bir yerimiz ağrıdığında, sıkıntıya girdiğimizde onu ararız. Derdimizin dermanı, Rahman’ın şifa perdesi, Şafi isminin tecellisidir ilaç. İşte çok değerli olan ilaçla ilgili bir sahtekarlık haberi.

İndependent haber ajansının, Türkçe servisince 01/02/2022 tarihli, Lale Elmacıoğlu’nun “Milyarlarca dolarlık sahte ilaç pazarı dolandırıcıların iştahını kabartıyor”, başlıklı haberini aynen aktarıyorum. “Özellikle kanser ve diyabet gibi hastalıklara yönelik sahte ilaç satışı artarken, zayıflama ve cinsel güç takviyelerinin başı çektiği "merdiven altı" ürünlerin de önüne geçilemiyor. Halk sağlığı hiçe sayılırken, cezalar caydırıcı bulunmuyor. Sahte ilaç pazarının dünya genelinde 300 milyar doları aşan hacmi, kamu sağlığını hiçe sayan tüccar ve işletmelerin iştahını kabartıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2021 verilerine göre ilaç pazarının yüzde 10-15'i sahte ilaç piyasasının elinde ve her yıl 1 milyonu aşkın kişi sahte ilaç nedeniyle hayatını kaybediyor.”

Somut ya da soyut önemli ve değerli olan ne varsa, onun sahtesi aynı oranda zararlı ve tehlikelidir. Asıl ilaç hastayı iyileştirirken, sahte, bozuk ilaç hastayı öldürmektedir. Sahte altın, para, çek, imza, fatura, evrak, kimlik, pasaport. Yada sahte hoca, polis, hakim, savcı, içki, kozmetik, tablo, haber, söz, gibi örnekler vardır.

Sahte polis demişken, yol kenarına sacdan sahte polis arabası, maketini koyup, üzerine polis sireni ışığını koymak, polisi aldatmacılıkla ve zorbalıkla özdeşleştirmek, bir korku ve tehdit aracı olarak görmek değil mi? Yalanın küçüğü, büyüğü, faydalısı olmaz, yalan yalandır. Polisin zaten görevi; doğruluğu, hakkı, hukuku ahlaki değerleri ikame etmektir. Ben sahte polis arabasını hem devletin doğruluk ile ciddiyetine, hem de polisin insani ve ahlaki örnekliğine yakıştıramıyorum.

Bir de din ve dincinin sahtesi vardır. Din derken İslam’ı kastediyorum. Hidayette olmak, Kuran ahlakıyla güvenilir tertemiz insan olmak, elinden ve dilinden emin olma örnekliğinde kamil insan olarak, toplumda emin kişilikle tanınmak, dünyadan sonra mahşerde, Allah’ın rızası ve mağfireti ile mükafatlandırılmak, cezadan kurtulmak elbette çok değerlidir. Hidayette olmak bir insan için en değerli sonuçtur. Şimdilerde doğru ile yanlışı ayırma cehaleti toplumda zirve yapmışken, sahtekarların en yoğun ilgi duydukları alan İslam ve onun değerleridir.

Hidayet en önemli nimet olduğundan, sahtesi de aynı oranda kötü ve tehlikelidir. Sahtekarlar çirkin simalarının ve kötü emellerinin açığa çıkmaması için hep İslam şemsiyesi altına gizlenirler. İslam’ın değerlerine sarılmış görünürler. Bu yol ile çeşitli menfaatler elde ederler. İslami değerleri çalarlar, ama mükemmel olan İslam ahlakı hırsızların kirli kalplerinde yer etmez, ancak onları münafıklığa sürükler. Bu durumda bulunan insan, en değerli

varlıktan, en alçak varlığa dönüşür. Dünyasını ve ahiretini şerpeze eder, mahşerde gerçek anlamda iflas eder.

Cennet satanlar, kurtarıcı olanlar, veli sayılanlar, yanmayan kefen, dua ya da görsel bir bakış satanlar, şefaate yetkili sayılanlar, CIA ve Mossad’a cemaat olanlar, dinlerini öğrenmesinler diye Kuran’ı anlamıyla okutmayanlar, siz anlamazsınız okumayın, meal okursanız sapıtırsınız diyenler, uyduruk hikaye ve rüyalarla kitaba aykırı din anlatanlar, Peygamberi insan üstü varlık olarak tanıtıp kendine pay çıkararak din satanlar, Allah’a din öğreterek İslam’a ilaveler yapanlar, uydurulmuş rivayetlerle İslam’a israiliyet karıştırıp Hz. Peygamber’e iftira eden sahte hocalar, sözde alimler. Ya da Yezid’ler, Mehdiler, Hasan Sabbah’lar, haşhaşiler, Lavrence’ler gibi şedit münafıklar tarih boyunca hep olmuştur.

Günümüzde İslam adı altında yaşananlar ile, Kuran’ın önerdiği İslami yaşam arasında dev uçurumlar vardır. Kuran ahlakını kaç insanın üzerinde görmekteyiz. İslam’ı kaç insan hayatına uyguluyor. Sahte Müslüman’ı anlatan yüzlerle münafık ayetleri vardır. Konunun öneminden dolayı bir sureye Münafikun adı verilmiştir.“ İnsanlardan öylesi vardır ki; dünya hayatına dair söyledikleri senin hoşuna gider/sözleriyle seni etkiler. O, kalbinde olanın (iyilik, güzellik, ıslah) olduğuna dair Allah’ı şahit tutar. Oysa o, düşmanın en beter olanıdır. (2/Bakara 204)” Kuran sahte Müslüman’ı (münafık) en zararlı ve tehlikeli olarak dikkatimize sunarak bizi uyarmıştır.

Çok zararlı ve tehlikeli olan uydurulmuş sahte din ile dindarları tanımak için İslam’ın kendi kaynağı, hayat rehberimiz, ölçü kaynağımız, anlamı açık olan, Kur’an’ı mubini mutlaka anlayarak okuyup hayatımıza eksiksizce uygulayalım. Onun ışığı ile karanlıktan aydınlığa, cehaletten ilme kavuşalım. Örnek insan olan peygamberimiz gibi İslam örnekliğini hayatımıza yansıtıp, halifelik maksadına uygun örnek insan olalım. Bizi dine çağıranların, yaşamlarında İslam’ın olup olmadığına, söylemlerine değil eylemlerine bakalım, hayatta neye değer verdiklerine, dinden menfaat sağlayıp sağlamadıklarına, Allah’la birlikte hayatlarında başka ilahların olup olmadığına, yaşantılarında Kuran ahlakının hakim olup olmadığına, anlattıklarının Kuran’a uygun olup olmadığına bakalım. Tüm değerlendirmelerimizi Kuran ışığı ile yaparak sahte İslam’ı ve sahte Müslüman’ı ayıklayalım. Ayıklayalım ki sahte din ile sahtekarlar İslam’ı daha fazla kirli göstermesinler.

 

arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.