Losev

İdamı Beklerken Kaçmayı Başardılar

A
a

İslami çete gruplarının Tel Aran ve Tel Hasıl’da gerçekleştirdiği katliamdan kurtulanlardan İbrahim Cuma Ato ile Muhammed Cuma Ato, çete grupları tarafından rehin alındıktan sonra kaçmayı başardı.

Çetelerin kafalarını keserek idam edeceklerini söyledikleri iki Kürt genci tutuldukları yerin penceresini kırarak kaçtı. Afrin hastanesinde bir süre tedavi gördükten sonra başından geçenleri anlatan İbrahim Cuma Ato “yaşadığımız bir kabustu, çünkü sabah olunca kafamızın kesileceğini bekliyorduk” dedi.

LİVA TEVHİT BİZİ ÇETELERE TESLİM ETTİ

Çete gruplarının Tel Aran ve Tel Hasıl’da katliamın başladığı gün köyden kaçmaya çalışan Ato ailesinden İbrahim Cuma ve Muhammed Cuma Ato, Bab’a bağlı Nikêrinê köyündeki Liva Tevhit’in tuttuğu kontrol noktasında yakalandıklarını ardından sorgulamak için çetelerin oluşturduğu bölge mahkemesine teslim edildiklerini söyledi.  22 yaşındaki İbrahim Cuma Ato sözde bölge şeirat mahkemesi olan Nikêrinê köyündeki merkezlerinde ağır işkencelerden geçirildiklerini ifade etti. Gün boyu kendilerine işkence yapıldığını belirten İbrahim Cuma Ato bundan sonrasını şöyle anlattı: “Bedenimizin her yerine kalın kablolarla vuruyorlardı. Kafa, göz, yüz demeden rasgele vuruyorlardı. Bizden tek istedikleri şey PKKli olduğumuzu kabul etmemizdi. Olmadığımızı söyledik. Ama bir şey değiştirmedi. Çünkü kendilerince oluşturdukları bir mahkeme karşısına bizi çıkardılar. Mahkemede bize hiç bir şey sormadan “cezanız dine karşı suç işlemekten idam” dediler. Cezanın yerine getirilme biçimini de söylediler. Kafamız kesilerek idam edilecektik. Zaten mahkemeden hemen sonra bizi götürüp Cephet El Nusra’ya teslim ettiler.”

Cephet El Nusra’ya teslim edildikten sonra Tel Hasıl yolu üzerindeki Cephet El Nusra merkezi olan silah fabrikasına götürüldüklerini söyleyen İbrahim Cuma Ato yaşadığı kabusu şu şekilde anlattı: “Bizi götürüp bir odaya attılar. Ve başımızı keserek idam edeceklerini söylediler. Ama orada da bir posta çok kaba ama kötü işkenceden geçirdiler. “Siz Ato ailesi hepiniz PKKlisiniz. Sizin ailenizin kökünü kazıyacağız. Hepiniz kafirsiniz” diyorlardı. Halbuki o saate kadar da oruçluyduk. Oruçlu olmayan, kafir olan onlardı. Zaten butün bu kötülükleri din adına yapıyorlardı.  Düzmece mahkeme karar aldığı için bir daha mahkeme de yapmadılar. Götürüldüğümüz yerin sorumlusu gelip “yarın sabah sizin kafanızı keseceğiz Aslında bu akşamda yapabilirdik. Ama yine de yarın genel sorumulmuz gelip ondan da onayı aldıktan sonraya bıraktık” dedi ve odadan çıkıp gitti. Artık sabah olunca kafamızın kesileceğini beklemeye başladık. Tuhaf bir duygu. Birbirimizle hiç konuşamıyorduk. Zaten konuşsaydık da ne diyecektik. Diyecek sözlerimiz kalmamıştı. Çünkü gün doğmadan başımı keseceklerini söylemişlerdi. İçimden de kolay kolay onlara teslim olmamalıyım dedim. Buradan kaçışın bir yolu yok diye düşünmeye başladım. O sırada başımızın üstündeki pencereye takıldım gözlerim. Ve sanki yeni bir hayatın kapısı gibi gelmeye başladı bana. Ama hiç bir şey söylemedim yanımdaki dayımın oğuluna da.”

YAŞAMA AÇILAN PENCERE

Kaçmak için çetelerin uyumasını beklediğini söyleyen İbrahim Cuma Ato kafasının kesilmesini beklerken onları yeniden hayata bağlayan pencereden kaçışlarını şu şekilde anlattı: “Çetelerin yattıklarından tam emin olduktan ayağa kalktım pencereye baktım. O anda dayımın oğlu da ayağa fırladı. Meğer oda aynı yeri görmüş. Ama hiç birimiz diğerine söylemiş. Aynı pencereden meğer hayata bakmışız. Yavaşça pervazı sökmeye başladım. Tabii yanımdakine kapının arkasında durmasını söyledim. Çok zorlanmadan pervazı söktüm. Artık hayat önümüzde duruyordu. Önce ben yavaşça çıktım. Ardından Muhammed geldi. Etrafı kontrol ettim kimse yoktu. Sadece kapının önünde nöbetçi olarak bıraktıkları uyuyan bir yaşlı vardı. Kafamdan onu öldürüp gitmek vardı ama ya diğerleri uyanırsa diyerek vazgeçtim. Yavaşça oradan uzaklaştık. Denetimlerinden çıktıktan sonra kanatlanmış uçuyor gibiydi. Çünkü yeniden doğuyor gibiydik.”

MOTORSİKLETLE GÜVENLİ ALANA ULAŞTILAR

Denetimlerinden çıktıktan sonra tutuldukları yerden 10 km kadar uzaklıkta olan Sefirê’ye bağlı Belat köyündeki tanıdıklarının yanına gittiklerini belirten İbrahim Cuma Ato anlatımlarına şöyle devam etti: “Gece yarısı köye varmıştık. Tanıdıklarımızın kapısını çaldık. Bizi görünce şaşırdılar. Yakalandığımızı biliyorlardı. Zaten bize ilk sözleri onların elinden nasıl kurtuldunuz oldu. Hikayemezi kısaca anlattıktan sonra oradan uzaklaşmak için bize yardımcı olmalarını istedik. Hiç durmadan bize bir para verdiler belki lazım olur diye. Birde bir motosiklet ayarladılar. Bizde hiç durmadan motosiklete binip tarlaların içinden geçerek oradan uzaklaşmaya başladık. Sabaha karşı Bab’a bağlı Cephet El Ekrad’ın denetimine olan Nêrebiyê köyüne vardık. Direk onların merkezine gittik. Onlar da bizim hiç bekletmeden Bab’a götürdüler. Oradan da çok farklı yollardan geçerek buradaki hastaneye kadar geldik. Tabii tek ben geldim. Diğer arkadaşım yani dayımın oğluna çok fazla işkence yapmadıkları için o gelmedi. Orada kalıp onlara karşı savaşmaya devam etti. Bende bir an önce tedavimi bitirip gideceğim.”
İbrahim Ato katliamda yaralı çete gruplarının eline geçtikten sonra kafası kesiler katledilen Hacı Adil Ato’nun yeğeni. Kendi mıntıkalarında Ato alise ile birlikte üç ailenin daha katliam fermanları çıkarıldığını belirten İbrahim Ato, diğer üç ailenin Kalo, Bişar ve Hawa aileleri olduğunu söyledi.
Kaynak : SEYİT EVRAN - ANF

Bunlar da İlginizi Çekebilir
arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.