Bitlis’te her sabah binlerce öğrenci okul yoluna düşüyor. Ama bu yol, sadece derslere giden bir yol değil; yorgunluğa, masrafa ve çaresizliğe çıkan bir yol. Çocuklarımız sabahın erken saatinde evlerinden çıkıyor, iki araç değiştiriyor, kimi zaman ayakta gidiyor, kimi zaman soğukta bekliyor. Daha okulun kapısından içeri adım atmadan yorgun düşüyorlar.

Aileler ise bu tabloyu kaygıyla izliyor. Yol masrafı, yemek parası, harçlık derken geçim yükü katlanıyor. Bir evde iki ya da üç öğrenci varsa bu yükün ağırlığı taşınmaz hale geliyor. Veliler “Çocuğumun okumasını istiyorum ama yol parasına yetişemiyorum” diye feryat ediyor.

Bitlis’te yapılan yeni okulların büyük bölümü TOKİ civarında toplandı. Bu durum şehrin diğer mahallelerinden ya da köylerinden gelen öğrenciler için ciddi bir engel oluşturuyor. Taşıma kapsamına alınmayanlar iki araç değiştirerek okula ulaşmaya çalışıyor. Bir eğitim hakkı, sırf yol parası yüzünden çocukların omuzlarına yük haline geliyor.

Bu feryat, yalnızca bir maddi şikâyet değil; aynı zamanda bir gelecek kaygısıdır. Çünkü yol yorgunu çocuk, derse odaklanamıyor. Geçim yorgunu aile, çocuğunun başarısına destek olamıyor. Eğitim, daha başlamadan yolda tükeniyor.

Her anne-baba, evladının okuldan başarıyla dönmesini ister. Ama ne yazık ki Bitlis’te birçok anne-baba için okul yolu, umutla değil endişeyle anılıyor. Çocuklarının her gün bir servet değerinde yol parasına mal olan eğitim yolculuğu, aileleri çaresiz bırakıyor.

Görmezden Gelinen Gerçekler
Bugün ailelerin cebinden çıkan para sadece otobüs bileti değil; çocuklarının geleceğini satın alabilme çabasıdır. Ama bu çaba adil değildir. Çünkü eğitim anayasal bir haktır ve bu hakkın bedeli velilere ödetilemez.
Otobüs biletine para yetiştirmeye çalışan bir babanın çaresizliği, çocuğuna öğle yemeği veremeyen bir annenin gözyaşı… Bunlar yalnızca birer bireysel dram değildir. Toplum olarak yarınlarımızı kaybetme tehlikesinin somut göstergesidir.

Peki Ne Yapılmalı?
Taşıma kapsamı genişletilmeli. Mahallelerden gelen öğrenciler de bu kapsama alınmalı.
Okullar dengeli dağıtılmalı. Meslek liselerinin hepsi aynı bölgede toplanmamalı.
Ulaşım desteği sağlanmalı. Öğrenci kartlarıyla sembolik ücretlerle yolculuk mümkün olmalı.
Ücretsiz yemek uygulamaları yaygınlaştırılmalı. Yol parasına boğulan ailelere bir de yemek yükü yüklenmemeli.
Ailelerin sesi duyulmalı. Kararlar sahadaki gerçek talepler dikkate alınarak alınmalı.

Bitlis’in çocukları bu yükü hak etmiyor. Onların hayalleri, otobüs ve minibüs biletlerine sıkışmamalı. Ailelerin geçim mücadelesi, çocukların eğitim yolculuğunu engellememeli. Bizler geleceğimizi konuşurken, o gelecek şu anda yolda yoruluyor, cebimizde tükeniyor.
Çocuklarımızın umutları, taşıma masraflarının gölgesinde solmamalı. Her bir öğrenci, eğitim hakkına en kolay şekilde ulaşabilmeli. Bu sadece bir talep değil, bu ülkenin geleceğine olan borcumuzdur.

Bugün çözüm için adım atılırsa yarın çocuklarımız daha güçlü, ailelerimiz daha huzurlu olacaktır. Ama görmezden gelirsek, kaybettiğimiz sadece yol parası değil, koskoca bir gelecektir.
“Yarınlarımızı taşıyan çocuklarımızı yolda yormayalım; eğitim hakları cebimize değil vicdanımıza yazılsın.”