Losev

Seyyid Tâhâ Nehri

A
a

Adı Taha b. Ahmed b. Abdullah b. Molla Salih b. Molla Haci’dir. Soyu Abdulkadir Geylani’ye ulaşmaktadır. 13. yy’da Moğolların Abbasilerin başkenti Bağdat’ı yakıp yıkmasıyla beraber Abdulkadir Geylani’nin ahfadı değişik bölgelere dağıldı.

Bunlardan biri olan oğlu Abdulaziz, şimdiki Duhok ilinin Akre ilçesine yerleşti. Daha sonra onun çocukları biraz daha kuzeye; önce Stune köyüne ardından da Şemdinli bölgesinin merkezi olan Nehri’ye yerleştiler. Uzun bir süre Kadiri tarikatı üzere irşad faaliyetlerinde bulundular. Molla Salih b. Molla Haci döneminde Nakşibendî tarikatına geçtiler.
 
Seyyid Taha, Hakkâri vilayetinin Şemdinan kazasının merkezi olan Nehri köyünde dünyaya geldi. Doğum tarihi bilinmemektedir. Salih, Muhammed ve Abdulhakim isimli üç kardeşi daha vardır. Seyyid Tâhâ, küçük yaşta Kur’an-i Kerim’i hatmederek ilim tahsiline başladı. Zeki bir çocuk olan Seyyid Taha ilk eğitimini babası Molla Ahmed’den aldı.  Bilahare Bağdat, Erbil, Süleymaniye ve Kerkük şehirlerine giderek fıkıh, tefsir, hadis gibi zahiri ilimlerle beraber fen ve edebiyat alanında da eğitim gördü.
 
Seyyid Taha’nın Mevlânâ Hâlid ile tanışması amcası Abdullah Şemdînî sayesinde gerçekleşmiştir. Abdullah Şemdînî, Mevlânâ Hâlid’e intisap edip hilafetnâme aldıktan sonra Mevlânâ Hâlid’e yeğeni Seyyid Taha’dan bahsetmiş o da bir dahaki gelişinde onu da yanında getirmesini istemiştir. Seyyid Taha, Mevlânâ Hâlid’in yanında yaklaşık seksen gün tasavvufî eğitim gördü ve ardından tarîkat icâzeti aldı.
 
Mevlânâ Hâlid’in “Kalbimin nazargahı” diye iltifatta bulunduğu Seyyid Taha kısa bir süreliğine Berdesor’da irşat faaliyetlerinde bulunduktan sonra Nehri’ye yerleşti ve orada kırk yılı aşkın irşad ve tedrisatta bulundu. Bu irşad faaliyetlerinin akabinde etrafında çok geniş bir öğrenci ve mürit topluluğu oluştu. Nehri’deki bu hizmetler bölgenin sınırlarını aşarak; Ortadoğu, Kafkasya, İran ve Arap beldelerine kadar yayıldı. Seyyid Taha haklı olarak Mevlana Halid’in en faal halifesi olarak tanınmış ve ünü geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bölgenin geniş bir bölümüne dağılan halifeleri ve öğrencileri sayesinde bölgede büyük bir nüfuz sahibi olmuştur. Bu bakımdan hem Osmanlı yönetiminin hem de İran Kaçar yönetiminin dikkatini çekmiş ve ilgilerine mazhar olmuştur.
 
Yetiştirdiği halifelerinden en çok bilinenleri şu zatlardır: Taha el-Harîrî, Muhammed Küfrevî, Seyyid Fehim Arvasî, Sibğatullah Arvasî, Mevlânâ Hacı Hakkarî, Süleyman Bırâdostî, Muhammed Salih, Seyyid Abdülehad, Molla Resul Sibkî, Molla Muhammed Münhânî Hoşâbî, Şeyh Ahmed Meczûb. Bu halifeleri vasıtasıyla Nakşibendiliğin Halidi kolu günümüze kadar Ortadoğu’nun her tarafına yayılma imkanı bulmuştur. Özellikle Türkiye’deki Nakşibendi tarikatının asıl gelişimi Seyyid Taha ve halifeleri üzerinden şekillenmiştir. Böylece Seyyid Tâhâ Nehrî’den yayılan tasavvufî eğitimle, Nakşî cemaatinin ve adabının Türkiye’deki altı önemli kolla dağılan tasavvufî kaynağı ve merkezi olmuştur.
 
Seyyid Taha 1268/1852 yılında Nehrî’de vefat etmiş ve orada defnedilmiştir. Vasiyetinden dolayı mezarının üzerine türbe ve benzeri bina yapılmamıştır vefatından sonra irşad faaliyetlerini kardeşi Seyyid Muhammed Salih yürütmüştür. 1864 yılında vefat etmesi ile beraber irşad faaliyetlerini Seyyid Taha’nın oğlu Seyyid Ubeydullah devralmıştır. Seyyid Taha’nın; Seyyid Habib, Seyyid Mahmud, Seyyid Alaeddin ve Seyyid Ubeydullah adlarında dört oğlu bulunmaktaydı.
 
Sadat-ı Nehri olarak bilinen bu ailenin etkileri Seyyid Taha’dan sonra da devam etmiştir. Özellikle oğlu Şeyh Seyyid Ubeydullah (1831-1883?) 1863 amcasının yerine irşad makamına oturduktan sonra, bölgedeki Kürt emirliklerinin lağvedilmesinden dolayı oluşan yönetim boşluğunun etkisiyle de tasavvuf ve irşad faaliyetleri dışında siyasi faaliyetlerde de bulunmuştur. Babasından kalan geniş etkinlik alanının da bunda etkisi vardır. 1877-1878 Osmanlı- Rus savaşında Rusya’ya cihad ilan ederek geniş mürit topluluğu ile savaşa katıldı. Ardından 1879 yılında İran’a savaş açtı. Batı İran’da geniş bir alanı ele geçirdi. Fakat Rusya, Osmanlı ve Avrupa devletlerinin devreye girmesiyle Nehri’ye çekildi. Ardından 1881 yılında İstanbul’a çağrıldı. Birkaç ay sonra tekrar Nehri’ye döndü. Fakat Akabinde yakalanarak oğlu Seyyid Abdülkadir ile beraber Hicaz’a sürüldü. 1883 yılında orada vefat etti. 
 
Seyyid Abdulkadir 1851 yılında Nehri’de doğdu. 1908 yılında Hicaz sürgününden İstanbul’a döndü. 1908 de kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyetinde bulundu. 1918 yılında Kürt Teali Cemiyetini kurdu ve başına geçti. 1919 yılında Damat Ferit Paşa hükümetinde şurayı devlet reisi oldu. 1925 yılında Diyarbakır’da idam edildi.

Bunlar da İlginizi Çekebilir
arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.