Muhalefet yok sayılmamalı

> Güncel 17 Kasım 2015 19:08

Meclis açılışında ‘başkan’ sıfatıyla konuşan CHP milletvekili Deniz Baykal, yargının denetime alındığı basının baskı altına alındığı” bir dönem yaşandığını söyledi.

Meclisin 26. dönemi, ‘en yaşlı üye’ sıfatıyla CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal başkanlığında açıldı.

Baykal, yaptığı açılış konuşmasında “yargının denetime alındığı basının baskı altına alındığı” bir dönem yaşandığını söyledi. Hükümet kurmak için bir uzlaşma ihtiyacı olmamasının, “muhalefeti yok sayma” yanılgısına dönüşmemesi gerekliliğini dile getiren Baykal, “Demokrasi, iktidar ve muhalefetin diyalog ve uzlaşı içinde çalışmasına bağlıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Deniz Baykal’ın konuşmasından satır başları şöyle:

‘Bugün daha büyük bir uzlaşmaya ihtiyaç var’

“Siz değerli milletvekillerini geçici başkanınız olarak saygı ile selamlıyoruz. 7 Haziran sonrası partiler arasında uzlaşmaya ihtiyaç vardı. Bugün buna ihtiyaç gibi görünüyor ama bu yanılgıya yol açmamalıdır. Bugün daha büyük bir uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Muhalefeti yok sayma yanılgısına düşülmemelidir.

“Yargının denetim altına alınmasına, basının susturulmasına doğru bir sürükleniş var. Yaşadıklarımızı gözlem ve birikimlerimizin ışığında kuvvetler ayrılığını, hukuk devletinin kıymetini bir kez daha kavramış olmakla yükümlüyüz. Demokrasi, iktidar ve muhalefetin temel uzlaşma ve diyalog içerisinde çalışmasına bağlıdır.

“Hem parlamento hem yargı hesap verebilecek hükümetlerin varlığını gerektirir. Bu varlığın güvencesi, TBMM’dir.

‘Bölgede tarihsel bir kırılma yaşanıyor’

“Tarihsel bir kırılmanın yaşandığı bölgemizde görev yapacağız. Gözlerimizin önünde devletlerin bölünüp parçalandığına tanıklık yapıyoruz. Şiddet, vahşet ve terör siyasetin yeni enstrümanlarına dönüşüyor.

“Mazlum milletimizin kutsal istiklal mücadelemizin günümüzdeki üyeleri ile olarak bu manzarayı derin bir acı ve hüzünle izliyoruz. Bu acının dinmesi için uluslararası dayanışmaya ihtiyaç var.

“Tarihsel bir kırılmanın yaşandığı bir bölgede görev yapacağız. Yeni güç merkezlerinin şekillenmekte olduğuna tanık oluyoruz. Ortadoğu’nun haritası kanlı bir süreçle yeniden çiziliyor. Mazlum milletimizin büyük fedakârlıklarla gerçekleştirdiği Kurtuluş Savaşı’nın üyeleri olarak bu acıyı izliyoruz.

“Ne kadar onur vericidir ki TBMM, 1 Mart 2003’te tezkereyi reddederek şerefli bir karar almıştır. Bu karar, sadece ideolojik savaş karşıtlığının ötesinde Ortadoğu cehennemini 12 yıl önce öngörerek karşı çıkmıştır. Bugün TBMM’nin yine kendisine yakışanı yapacağına inanıyorum.

“Dinci ya da ırkçı terör karşısında en sağlam güvence Cumhuriyetimizin temel felsefesidir. Bu en şerefli mirastır. Bu mirasın temelinde din, inanç, mezhep, ırk ayrımı yapmadan eşit vatandaş saymaktadır. Bizim devletimiz bir siyasi bilinç devletidir. Birlikte inşa ettiğimiz, içinde olmayı seçtiğimiz bir devlettir.

“TBMM’nin temelinde yatan bu anlayış ulusal birliğimizin güvencesidir. Din, mezhep ve etnik kimlik savaşları Cumhuriyetimizin temelini oluşturan bu temelin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Hepimiz aynı siyasi birliğin paydaşıyız. İşte o halka Türk milleti denilmektedir.

‘Mezhep ve din dayatılmamalı’

“Laikliği dinsizlik olarak sunmanın nelere yol açmakta olduğunu görüyoruz. Devleti cemaatleştirmenin sakıncalarını görenlerin, mezhep ve din dayatmalarının ne sonuçlar doğuracaklarını gördüğünü savunuyoruz.

“Başta bu Meclisi kuran ve yöneten Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, aramızdan ayrılanları selamlıyorum. Bütün vatan evlatlarını saygıyla selamlıyorum. Teröre kurban giden bütün insanları selamlıyorum. Cumhuriyetimizle insanları birleştirip, bütünleştirmeyi başarırsak, siyasetimizin temelinde hukuku, bağımsız ve tarafsız yargıyı yerleştirebilirsek en saygın ülkelerden biri olacağız.”