Öncelikle siyonist işgal çetesinin ve işgalci ABD'nin İran'a yönelik saldırılarını lanetliyorum.

İran'a yönelik yapılan saldırıların ardından acil koduyla İstanbul'da İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan toplantının ardında yine bir kınamayla topu taca attılar.
Aslında bu kınamalara, bu topu taca atmalara ümmet olarak alışığız . Nitekim 20 ayı aşkındır Gazze'de gerçekleşen soykırıma karşı verilen tepkiler, hep kınamalarla geçiştirildi.

Artık kınamaların miadı doldu. Bugün Gazze için, Yemen için, Lübnan için, Suriye için, İslam coğrafyası için, Mescid-i Aksa'nın özgürleşmesi için bedel ödeyen İran cephesi açıldı. Ümmetin gücünü bu cephede birleştirmenin vaktidir. Çünkü Emperiyalizmin ileri karakolu konumunda olan siyonistleri güçten başka hiçbir şeyin durduramayacağı aşikardır.

Öyleyse ümmet coğrafyası bütün gücünü birleştirerek, kimin elinden ne geliyorsa, fiili olarak işgalci siyonistlere karşı gücünü kullanmalıdır. Siyonistler sadece İslam coğrafyası için değil, bütün insanlık için bir tehdittir. Bu tehdit ortada olduğu müddetçe ne insanlık ne de Ortadoğu asla huzur bulmayacaktır. Huzuru sağlamanın tek ve yegane yolu, siyonist işgal çetesinin ortadan kalkmasıdır. Tehditlerinin, saldırılarının bertaraf edilmesidir.

Siyonistler, Arzi Mevud hayallerine ulaşabilmek için İslam coğrafyasını bir bir kana buluyor. Yeri ve zamanı geldikçe bu hayallerini bir adım daha ileri taşımak adına önünde engel gördüğü bütün coğrafyalara saldırı düzenliyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde İran'a yönelik bir saldırı gerçekleştirdi.

Kademeli olarak gerçekleştirdiği bu saldırıda, birinci aşamada askeri komutanları ve nükleer bilim insanlarını hedef aldı. Böylelikle liderlik ve operasyonel kontrolü felç etmek istedi ama bunu başaramadı. İkinci aşamada ise füze ve nükleer tesisleri hedef alarak İran'ı çaresiz ve güçsüz bir şekilde sahada ve masada teslim olmaya zorladı. Ama bu saldırılarının hiçbirinde başarılı olamadı. İran'ın olağanüstü gayreti ve şehit edilen komuta kademesinin yerinin anında doldurulması, misilemenin anlık ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi, işgalcilerin varmak istediği hedefleri başarısız kıldı.

İşgalci çetesini düştüğü bu çıkmazdan korumak ve işgal altındaki topraklara düşen füzeleri engellemek isteyen ABD, haydutça ve pervasızca İran'a saldırı gerçekleştirdi. İran bu saldırılara karşı direncini korudu ve mücadelesine devam etti.

Unutmayalım ki Ortadoğu'yu ateşe sürükleyen bu haydutça saldırılar, bir mezhep savaşı değildir. Bu iki devletin, iki kabilenin, iki örgütün, iki aşiretin mücadelesi hiç değildir. Bu Hak ile Batılın, doğru ile yanlışın, Tevhid ile küfrün, Allah'a secde eden ile Allah'a düşmanlık edenlerin mücadelesidir. Bundan dolayıdır ki İran okçular Tepesi'dir. Eğer bu tepe düşerse, İslam ümmeti için büyük felaketlerin kapıları açılacaktır. Bu cephenin düşmemesi için bütün müslümanların İran'ı desteklemesi ve İran ekseni üzerinde güçlerini birleştirmesi elzemdir. Bundan başka bir çözüm, bir alternatif yol yoktur.

Bu saldırılara karşı İran, dünya ticaretinin üçte birinin, özellikle petrolün yüzde 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nı kapatmalı. İşgalci ABD'nin Ortadoğu'daki bütün üstlerini vurmalı. İran'ın en kısa sürede bu kartları sahaya süreceğine inanıyorum. Bu savaşın galibi inşallah İran olacak, İslam coğrafyası olacak, bütün insanlık olacak. Selam ve dua ile...