1071 Malazgirt Zaferi'nin 954'üncü yıl dönümü için büyük hazırlıklar yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanı bu zafer için hem Bitlis'in Ahlat ilçesinde hem Muş'un Malazgirt ilçesinde halka hitap edecek.

1071 Malazgirt Zaferi'nden 1187 Hıttın Savaşı ile Kudüs'ün fethine giden yolun tarihsel arka planını çok iyi okumak lazım. Biri Anadolu'nun kapılarını Türklere açarken, diğeri Kudüs'ün kapılarını ümmette açtı.


Birinin ordu komutanı Müslüman bir Türk olan Sultan Alparslan iken, ötekinin komutanı Müslüman bir Kürd olan Selahaddin-i Eyyubi'dir. Bundan dolayıdır ki bu zafer, yalnızca bir Türk–Bizans mücadelesi olarak görülmemelidir. Çünkü Malazgirt’teki ordunun yapısına baktığımızda; Selçuklu ordusunda Türkmenler, Kürdler, Araplar ve diğer Müslüman topluluklar yer alıyordu.


Bu ordunun saflarında 10 bin Kürd süvari yer aldı. Kürdler ile Türkler arasında İslam kardeşliği ve ortak düşmana karşı dayanışma anlayışı hakim oldu. Bu ittifak, bir yönüyle Kürdlerin bölgedeki nüfuzunu sürdürmesini sağlarken, bir yönüyle de Türklerle Kürdlerin ortak bir tarihi hafıza geliştirmesine katkıda bulundu.


Aslında gelecek olan Kudüs'ün fethi için, aynı safta omuz omuza savaşıldı. İslam üst kimliği etrafında birlik sağlandı. Bu birliktelik Kudüs'ün fethine giden yolun taşlarını döşedi. Onun için Malazgirt, yalnızca bir askeri zafer değil; Türklerle Kürdlerin kader birliği yaptığı, kardeşlik ve dayanışmanın somutlaştığı bir tarih sahnesidir.


1187 yılında Haçlılara karşı Hıttın Savaşı ile Kudüs'ü fetheden Kürd komutan Selahaddin Eyyubi'nin ordusunda da Türk ve Kürt birlikleri yan yana savaştı. Omuz omuza çarpıştı. Aslında hem Malazgirt Zaferi'nde hem de Kudüs fethinde, Türk-Kürd kardeşliği sadece Anadolu’da değil, bütün İslam coğrafyasında bir güç olduğunu gösterdi.


Kudüs'ün Fethi ile Selahaddin Eyyubi'yi, Malazgirt Zaferi ile Sultan Alparslan'ı büyük komutan yapan sadece askeri dehaları değil; aynı zamanda adalet, merhamet ve ümmet birliği anlayışıyla hareket etmeleridir.


Bugün aynı anlayışla, aynı azim ve kararlılıkla, aynı kader birliğiyle Malazgirt'ten Kudüs'e bir kervan neden yola revan olmasın. Bugün Malazgirt de Kudüs de aynı kaderi paylaşıyor. Kürdler de Türkler de aynı kaderi paylaşıyor.

Öyleyse yol da var kervan da. Sadece bu kervana bir komutan lazım. Sayın Erdoğan'a tarihi bir fırsat doğmuş. Zaman da zemin de müsait. Öyleyse neden tarih seni bir Selahaddin bir Alparslan olarak yazmasın! Selam ve dua ile…