21 Ağustos'ta Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe köyünde 8 yaşındaki Narin Güran kızımızın kaybolmasıyla yasa boğulduk. c
Bir millet olarak Narin'imizi bulmak için seferber olduk. Kur'an kursunda dönen Narin kızımız bir anda ortadan görünmez oldu. Başta belki uzaklaşmış, bir su kanalına mı düştü, bir yerde uykuya mı daldı, bir çukura mı düştü? Diye bir umutla aramalar yapıldı.
Günler bir birini kovalarken, Narin'in bulunmasına dair umutlarımız da yavaş yavaş tükenmeye başladı. Kafamızda farklı senaryolar dolaşmaya başladı. Devlet; tüm imkan ve gücüyle, havadan ve karadan, yerin üstünde ve altında hareketleri tespit edebilen teknoloji imkanlarla her yeri didik didik aradı.
Aranmadık araba, bakılmadık yer, görüşülmedik kimse bırakılmadı. Sanki yer yarıldı da Narin'imizi yuttu. Ama toplum olarak umudumuzu yitirmedik. Dualar ettik, paylaşımlar yaptık, aramalara katıldık...
Nihayetinde 19 günün ardından gelen acı haber yüreğimizi parçaladı. Meğerse caniler, vahşiler, Vandallar, Narin'imizin canına kıymışlardı. O nazik bedenini bir torbaya sığdırmışlar. Bununla yetinmeyip, akan soğuk sulara bırakmışlar. Bununla da yetinmeyip o küçük bedeninin üzerine büyük taşlar koymuşlar.
Cahiliye döneminde kız çocukları utanç vesilesi diye diri diri toprağa gömülmüştü ama bu kadar bedene eziyet yapılmamıştı. Tıpkı 6-8 Ekim olaylarında, kurban etini dağıtan Yasin'imize yaptıkları vahşetin bir benzerini yapmışlar. Ağrı'da 4 yaşındaki Leyla kızımıza yaptıkları gibi…
Günler geçtikçe farklı spekülasyonlar dolaşıma sokulmaya başlandı. Soruşturmanın selameti için konuşulanları, iddiaları burada değinmeyeceğim. Sayın Cumhurbaşkanının bizzat takipçisi olacağım demesi, Türkiye kamuoyunun odaklandığı bir soruşturma olması hasebiyle suçluların bulunacağına inanıyorum.
Ama asıl önemli olan soruşturmanın sadece bir şahıs veya birkaç şahıs üzerinden yürütülmemesi. Soruşturma çok yönlü yapılmalı. Narin'imize kim kıydı? Nasıl kıydı? Neden kıydı?...
Dahili olan herkes hesap vermeli. Narin kızımızın cinayeti üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışanlar da hesap vermeli. Koyunu kurtla birlikte parçalayıp, çobanla yas tutanlarda hesap vermeli.
Narin kızımızın acı haberi gelince, yurt dışında yayın yapan "Haber İsrael" sitesinin büyük harflerle, "KIZIN AMCASI HEM MUHTAR HEM KURAN KURSU HOCASI HEMDE HÜDA-PAR ÜYESİ YAYIN YASAĞI BU YÜZDEN…" diye yaptığı paylaşımın hemen akabinde aynı paylaşımı olduğu gibi kopyalayıp paylaşanlar da hesap vermeli.
Bu paylaşım üzerinden bir kitleyi hedef gösterip, asıl odaklanması gereken noktayı ıskalamaya çalışanlar da hesap vermeli. Narin kızımızın acıları üzerinde tepinen haysiyet yoksunlarından da hesap sorulmalı.
Gencecik Narin'lerimizin meze yapıldığı Kandil baronlarından ardı sıra gelen hedef göstermeler, talimatlar doğrultusunda hedef şaşırtmaya çalışan, sokakları ateşe vermenin hayalini kurmaya çalışan, kitlelere saldıran, Kur'an kurslarını hedefe koyan, İslam'ın değerlerine saldıran PKK aparatı DEM/CHP'den de hesap sorulmalı. Hiçbir detayı gözden kaçırmadan tüm yönleriyle soruşturma yapılmalı. En kısa sürede suçlular hukuk karşısına çıkarılmalı ve en ağır şekilde ceza almaları sağlanmalıdır.
Bu toplumun artık tek bir Narin'ini bu tür vahşi cinayetlere kurban vermeye tahammülü kalmamıştır. Tekrardan Narin kızımıza Allah'tan rahmet diliyorum…