Hatırlarsanız Afganistan'da Taliban, işgalci ABD'yi hezimette uğratıp, İslam Emirliği'ni ilan ettiğinde hala kafası karışık olan, zafere kuşkuyla bakan Müslüman kardeşlerimiz, camialar, cemaatler, STK'lar vardı.
Dünyanın en güçlü ordularına, istihbaratına, savunma sistemine sahip olduğu iddia edilen, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi dünyanın süper güçlerini arkasına alan işgal çetesi israile karşı; dünyayla bağlantısı kesilmiş, ablukaya alınmış, küçük bir coğrafyada mücadele eden bir direniş hareketi gerçekten başarılı oldu mu?
Dünya müstekbirlerine diz çöktürdü mü? İşgalcilerin burnunu yere sürttü mü? Sessizliğe bürünen ümmetin izzetini muhafaza etti mi? Tüm imkânsızlıklara rağmen, düşmanı masaya oturtmaya mecbur bıraktı mı?
Evet kazandı. Gazze halkının düşmana karşı direnişi, katliamlara, soykırıma, açlığa, çaresizliğe, soğukluğa, bombalanmaya karşı sabrı, metaneti, teslimiyeti, her türlü imkansızlık ve zorluklara karşı Rabbine olan şükrü işgalcilere diz çöktürdü.
Evet kazandı. Zafer, sadece bir coğrafya parçasını elde etmek veya askeri bir başarı değil. Ne kadar düşmana zayiat verildiği değil. Sayısal matematik de değil. Zafer, düşmana karşı direniştir, boyun eğmemektir, dik durmaktır, sabır etmektir, sebat göstermektir. Ahlaki olarak, siyasi ve ekonomik olarak mesaj vermektir. Uğrunda mücadele ettiği davasını insanlara ulaştırmak, insanları davasından haberdar etmektir. Ezilen halklara umut aşılamaktır. Esaret zincirlerini kırmak, beyinlere ve kalplere hapsolan özgürlük meşalesini yakmaktır.
Gazze halkı, Aksa Tufanı ile tam da bunu yaptı. Esaret altındaki tüm mazlumlara, zulme karşı kıyam etmeyi öğretti. Allah'a güvenerek sabredenlerin zafere ulaşacağını öğretti. Davası uğruna en iyilerini feda etmeyi, en sevdiklerinden vazgeçebilmeyi öğretti. Rehberlerini, liderlerini feda eden bir davaya yenilginin olmadığını gösterdi. Muhammed'i bir metodun nasıl uygulandığı, davanın en öncülerinin, halkı için, davası için nasıl en ön safta kendisini feda ettiğini, zillet çukurunda debelenen yöneticilere gösterdi.
Evet, Gazze halkı kazandı. İşgalciler HAMAS'ın olmadığı bir Filistin istiyorlardı. Başaramadılar. Soykırım yaparak bıktırmak istiyorlardı. Başaramadılar. Açlığa mahkûm edip, teslim olmalarını istiyorlardı. Başaramadılar. Kassam mücahidlerini şehid ederek yok etmek istiyorlardı. Bütün Gazze halkını mücahid ettiler. Filistin davasını Gazze Şeridi'ne hapsetmek istiyorlardı. İnsanlığını kaybetmemiş, bütün insanlığın kalbine nakşettiler. Liderlerini şehid ederek dağıtmak istiyorlardı.
Yüzlerce liderin ortaya çıkmasına vesile oldular. Bir maskeliyi bulmak istiyorlardı. Ümmetin imanlı evlatlarını maskeli yaptılar. Gazze'yi bombalayarak yok etmek istediler. Bütün beldeleri Gazze'ye dönüştürdüler. Kudüs'ü unutturmaya çalıştılar. Ama ümmeti yeniden Kudüs bilinciyle dirilttiler. Esirlerini sağ salim kurtaracaklardı.
Ama ölülerini bile almaya muvaffak olamadılar. Karadan, denizden, havadan dikey geldiler. Ama yatay olarak Gazze'den çıktılar. Gülerek girdikleri Gazze'den, ağlayarak çıktılar. Hayal kurarak geldikleri Gazze'den hayallerini Gazze'nin topraklarına gömerek gittiler. Şifadır dedikleri Gazze'nin suyuyla zehirlendiler. Yaktılar, yıktılar, katlettiler ama kaybettiler.
Evet, Gazze halkı kazandı. Bu direnişini tarihe altın harflerle yazdı. Bu öyle bir kazanımdır ki artık işgalciler Filistin toraklarında barınamayacak. Neticede imzalanan anlaşama; ne Trump'ın "Bu beni zaferimdir" söylemi ne Biden'in "Bu benim başarımdır" iddiası ne de başka birilerinin hamasi söylemleridir. Bu anlaşmadaki başarı; Gazze halkının inançlı direnişi ve sabrının sonucunda işgalcilerin burnunu yere sürtmesidir.
Şehid İsmail Heniyye'den Salih el-Aruri'ye, Hasan Nasrallah'tan Yahya Sinvar'a; bütün direniş öncülerine, mücahidlerine, fedakar Gazze halkına selam olsun. Zaferleri mübarek olsun. Selam ve dua ile…