Peygamber Efendimiz “Çocuğu Olan, Çocuğuyla Çocuklaşsın” der. Bu söze binaen; çocuğumuzla çocuklaşabilmenin uzaklığında, kendi ailemizde bir çocuğun varlığından dahi çoğu zaman habersiz yaşıyoruz.
Sonrasına buyurun bakalım. Her an için yaşayabilme duygusunun içinde yok olmaya başlayan insanlığımızın, varlık taklidini oynuyoruz. Kendi benliğimiz, kişiliğimiz ve varlığımız sadece görüntüden ibaret oluyor. Dışarıdaki insanları memnun etme girişiminden; aile bireylerine sıkıntı oluşturmanın davranışına her geçen gün biraz daha fazla kapılıyoruz. Hiç bıkmadan da mutluluğu var etme girişimine girmeden, var olduğuna dair sözel eylemlerde bulunuyoruz. Peki bu durumun sonuçları neler olabiliyor? Buna biraz da bu şekilde değinelim.Her geçen gün gençler biraz daha manevi değerlerinden kopmakta ve aile ortamlarından uzaklaşmaktadır. Buna tedbir olarak sadece oturduğu yerden cebindeki harçlığı ve odasının güzelliğinden dem vuran aileler oluşuyor. Cebinde harçlığı ve evinde sıcak bir ortamı olmayan gençleri hatta bırakın sıcak bir ortamı, evi olmayan gençlerden daha söz etmedik bile. Elbette ki her durum için ümit var olmak lazım. Umuda ümidi karıştırarak, eylemi gerçekleştirdikten sonra; içten tevekküle sığınmak lazım. Umudun adının geçtiği yerlerden gençler daha çok geçsin. Lakin birçok ortamda gençlerin geleceğinden söz edilirken, gençlerin kendisinin o ortamda olmaması alınacak olan kararların ne kadar da uygulamadan uzak kalacağının sinyalini daha ilk adımda vermektedir.
Bugün bir gencin gelecek kaygısının eş değeri evdeki koltuk takımının modeli olmuştur. Aileler ev içine ve var olan diğer dış görünümlerine ayırdıkları kaygı ve zamanı aynı durumda olan
çocuklarının geleceğine ayıramamaktadır. Bu sadece barınma ve beslenme ile ilgili değil. Temel manevi değerlerden söz ediyoruz. Gençler kendi babalarının ve arkadaşlarının arasındaki nezaketi, hoş görüyü içten içe izlerken, aynı baba kendi öz çocuğuna daha sert ve agresif davranabilmektedir. Gelecek kaygısını maddi destekle sonuçlandıracağını düşünen anne ve babalar; bugün o kaygıdan uzak, şu anda ve gelecekte birlikte var olabilir miyizin sıkıntısını yaşamaktadır.
Ortalama her 10 gençten 7'si herhangi bir teselli ve stres maddesi kullanmaktadır. Bunun içinde ilk sırada sigara yer almaktadır. Ve gene 10 gençten 4'ü madde bağımlısı olmaktadır. Bu temel sayıyı oluşturan gençlerin ciddi bir kısmı maddi imkanları gayet iyi olan ailelerin çocukları olmaktadır. Çocuğa ilgi ve şefkati ayıracak zamandan ziyade sadece parası olan anne ve babalar sonrasında çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bu sıkıntıların en başında, çocuğunu kontrol edememek gelmektedir. Diğer tarafta maddi ve manevi birçok değerden uzak olan gençler ise daha ciddi boyutlara varan sorunlar oluşturmaktadır. Orta kesimde durumlar biraz daha normal gitmekte hem maddi hem manevi değerleri ortak oluşturan anne ve babaların çocukları biraz daha mücadeleci ve vefalı olmaktadır. Tüm bu ayrımlara değinirken şunu da belirtmekte fayda var. Elbette ki her kesimden insanların içinde yaşayan mutlu ve sağlıklı aileler vardır. Bu başlıklar istisnasız her ailenin bir problemle mücadele ettiğini belirtmek içindi.
Anne ve babalar her şeyden önce merhamet ve vicdan temelli çocuk yetiştirmenin kendilerine ve çocuklarına daha faydalı olabileceğinin farkına varmalı ve bu doğrultuda adım atmalıdır. Ortalama her hafta 50 genç kardeşim ile bir araya gelip kısa bir sohbet etme şansı buluyorum. Çoğumuzun derdi beni kimse anlamıyor ama herkes akıl veriyor oluyor. Eşinize ve çocuğunuza onların sizi
anlayabileceği dili ve üslubu kullandığınızdan emin olun. Allah nasip ederse maile ve normalde gelen mesaj ve sorulara göre paylaşıma devam edeceğim.
Selametle Kalın.