Cumhurbaşkanı Reisi'nin Bulunduğu Helikopterden Sinyal Alındı! Cumhurbaşkanı Reisi'nin Bulunduğu Helikopterden Sinyal Alındı!
Prof. Dr. Mithat Sancar, Rojava'da ilan edilen demokratik özerkliğin tüm Ortadoğu halklarını ilgilendirdiğini belirterek, 'Rojava'daki deneyim, sadece Suriye için de değil; Türkiye için de ciddi bir ilham kaynağı olabilir. Hatta bütün Ortadoğu toplumlarının da ilham alacağı modeldir' dedi. Yaşanacak olası sıkıntıların giderilmesini mümkün bulan Prof. Dr. Sancar, 'Halklar arası diyalog bu yönetimlerin en önemli şartıdır' belirlemesinde bulundu. Türkiye'nin de demokratikleşmeye ihtiyacı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sancar, AKP'nin, Türkiye'deki 'çürüyen, çöken sistemi' yeniden yapılandırmak için BDP ile işbirliği yapmayı gündemine alması gerektiğini söyledi.

Rojava halkı, Suriye'de başlayan savaşta 'üçüncü güç' olarak yürüttüğü mücadelede önemli neticeler elde ediyor. 6 Ocak 2014 günü Toplumsal Sözleşme'nin, Anayasa'nın kabul edilmesi de Rojava'daki kazanımların en ciddisi sayılabilir. Rojavalılar zaferleriyle, Ortadoğu'da alternatif olma iddiasını gerçekçi kılıyor; ulus devletin 'kaçınılmaz son' olmadığını, demokratik özerklik üzerinden ispatlıyor.

Anayasa Profesörü Mithat Sancar, Rojava'daki gelişmeleri ANF'ye yorumladı...

'ROJAVA'DA BAŞARILI BİR SİYASET YÜRÜTÜLDÜ'

Rojava'da Prof. Dr. Mithat Sancar, 'Kürtler Suriye'deki iç savaşta üçüncü güç ve üçüncü yol oluşturmayı tercih ettiklerini söyledi ve bunun sonucunu aldı. Burada, belirleyici aktörün PYD olduğu doğru. Rojava'da Öcalan'ın fikirlerinin esas alındığı da biliniyor' diyerek, Kürtlerin gerçekçi bir siyasi tutum aldıklarını belirtti: 'Öncelikle, üçüncü güç olma, yani iç savaşta çatışan bir taraf olmaktan kaçınma tercihi doğruydu ve geleceğe yönelik de önemli bir adımdı. Geleceği kurma açısından yapılmış, alınmış doğru bir karardı. Bunun doğrultusunda Rojava çatışmalardan olabildiğince uzak tutuldu; savunma amaçlı silahlı örgütlenmeye gidildi. Özel olarak saldırı amaçlı herhangi faaliyeti duyulmadı; kendisine saldırıldığında yanıt verdi. Bu, bölgenin güvenli bir çember haline gelmesi ve yakın bölgelerde yaşayan; hem rejimden hem de İslamcı çevrelerden çekinen dinsel, etnik grupların da Rojava'ya sığınmasına, göçüne yol açtı. Sayıları bilinmemekle birlikte, az sayılmayacak gayrimüslimler, Rojava'da daha güvenli yaşam alanı buldu. PYD ve birlikte hareket ettiği örgütler gerçek anlamda siyaset yapıyorlar. Siyaset ve diplomasi yoluyla hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar ve bu kadar zor bir coğrafyada, tehlikeli kulvarlarda hassas dengeler arasında başarılı siyaset yürüttüler.'

Prof. Dr. Sancar, Güney Kürdistan'ın Rojava'ya yaklaşımının bazı sıkıntılara, bugüne kadar geçici yönetim ve özerk yönetim oluşturulmamasına yol açtığını da ifade etti.

Temmuz 2012'den beri fiili özerklik yönteminin uygulanmaya çalışıldığına değinen Prof. Dr. Sancar, 'Rojava Devrimi olarak adlandırılan bu tarihten itibaren yerel yönetimler ve öz yönetim birimleri oluşturuldu. Rojava'da büyük ölçüde zaten toplumsal sözleşme ve ondan sonra gelen demokratik özerklik ilanları da bu fiili temel üzerine oturdu. Yani, bu tarihten beri yapılan çalışmalar hem toplumsal sözleşme hem de kantonların özerklik ilan etmelerinin zeminini hazırlamıştı' dedi.

'TÜRKİYE, SURİYE VE ORTADOĞU İÇİN İLHAM KAYNAĞI'

Prof. Dr. Sancar, Rojava'daki Toplumsal Sözleşme, demokratik özerklik ve kantonlar için 'ciddi bir yenilik ve alternatif nitelik taşıyor' diyerek, şöyle devam etti: 'Baktığımızda, Rojava'nın, Suriye ve Kürtler için ulus devlet modelini reddettiği görülüyor. Bu, Öcalan'ın ulus devlet ile ilgili fikirleriyle de örtüşüyor. Ne Ortadoğu ne Kürtler için ulus devletin bir kurtuluş, çare olabileceği anlayışı var ve PYD'nin de bunu kabul ettiği görülüyor. Rojava'daki Anayasada, ulus devlet modelinin artık burada geçerliliğinin kalmadığı ya da kabul görmediği rahatlıkla anlaşılıyor. Ulus devlet modeli tekçilik ve merkeziyetçilik üzerinden şekilleniyor; tek ulus fikrini ve merkeziyetçi sistemi esas alıyor. Oysa Rojava Toplumsal Sözleşmesi çok halklı, inançlı bir sistem öneriyor. İnançlar arasında eşitlik ve yönetime katılımda hepsine demokratik hak tanıyan bir sistem getiriyor.'

Öz yönetim birimlerinin sadece kanton merkezi yönetimleri ile sınırlı tutulmayarak, küçük yönetimlere kadar geçerli kılındığına işaret eden Prof. Dr. Sancar, 'Burada da gerçek anlamda ademi merkeziyetçi sistem öneriyor. Ortadoğu'nun çok halklı, inançlı yapısı karşısında ulus devlet modelinin çare olmak bir yana büyük acılar yarattığı geçmiş tecrübelerle kanıtlanmıştır. Ulus devlet Ortadoğu için model olamaz, sorunları çözemez; sorun yaratan, çatışma üreten modeldir' diye ekledi.

Gelecekte Ortadoğu'nun tamamı için düşünülen demokratik konfederalizm modelinin Rojava'da küçük bir deneme imkanı bulacağını vurgulayarak, 'Daha küçük çaplı coğrafyada, belli bir nüfus için deneme olacaktır' diyen Prof. Dr. Sancar, Rojava'daki modelin ileride savaş bittiğinde, Suriye için de ciddiye alınması gereken bir model niteliği taşıdığını kaydetti.

'Rojava'daki deneyim, sadece Suriye için de değil; Türkiye için de ciddi bir ilham kaynağı olabilir. Hatta bütün Ortadoğu toplumlarının da ilham alacağı modeldir' diyen Prof. Dr. Sancar'a göre, bundan sonraki aşama da önemli: 'Savaş şartları var. Bu geçici yönetimdir. Bu şartlarda, çok zor şartlarda pratiğe nasıl geçileceği meselesi var. Şartlar daha iyi olsaydı modelin hayata geçirilmesinde ne gibi aksaklıklar olacağını daha iyi görebilirdik. Yine de bu şartlarda bile özellikle PYD ve diğer grupların hem Kürtler dışında kalan; Araplar, Çeçenler, Süryaniler, Ermeniler gibi halkların siyasal temsilcilerinin pratikte üretecekleri bir algı, yaklaşım ve ortak yaşam tecrübesi bize önemli bir değerlendirme imkanı sunacaktır. Rojava'da tercih edilen yolun, Toplumsal Sözleşme, üç kantonun özerklik ilanıyla bunun fiiliyata getirilmesi tecrübesini çok önemli buluyorum. Yaşanacak sıkıntıların giderilmesi mümkün. Halklar arası diyalog bu yönetimlerin en önemli şartıdır. Diyalog yöntemi ve üslubu geliştirilirse bunun, özerkliğin ruhu daha da güçlenir.'

'HERKES ELİNDEN GELENİ YAPMALI'

Prof. Dr. Sancar, 'İnsan hakları taraftarı olan herkesin Rojava'daki modelin yaşaması için elinden geleni yapması lazım. Bu, sadece Kürtler için değil, herkesin meselesi. Türkiye dahil olmak üzere bölgedeki tüm ülke ve toplumlar için önemlidir. Öğrenilecek çok şey sunuyor. Savaş şartlarında zor bir yolu tercih etti, Rojava'daki halklar. Bu zorluklar içinde eğer başarılı olurlarsa savaştan sonra çok daha kolay imkanlar yakalanacak' dedi.

'TÜRKİYE'DE DE GÜNDEME GELECEK'

Rojava'da hayata geçirilen modelin Türkiye'de de uygulanabileceğine dikkati çeken Prof. Dr. Sancar, 'çözüm süreci'ne değinerek, şöyle konuştu: 'Türkiye'deki barış, çözüm süreci henüz bu tür konuların masaya yatırıldığı aşamaya gelmiş değil. Öyle zannediyorum ki, Öcalan 'müzakere başlamalı' derken, bunların da konuşulacağı formatı kastediyor. Böyle bir durumda Türkiye için ne tür modellerin geçerli olacağı gündeme gelecek. Kürt siyasi hareketinin çeşitli önerileri olmuştur, özerklik çerçevesinde. Zaman zaman içeriğinde değişiklikler de yapıldı. Tabii Türkiye'de kantonal sisteme geçiş için bir çoğunluk beklemek, Anayasa yapacak bir çoğunluğu beklemek gerçekçi görünmüyor. Sonuçta böyle bir sisteme dair anayasa yapmak için Türkiye'de çoğunlukların oluşması gerekiyor, yeterli çoğunluğa ulaşılması gerekiyor.'

'AKP, BDP İLE İŞBİRLİĞİNE YANAŞMALI'

Prof. Dr. Sancar, AKP'nin, Türkiye'deki 'çürüyen, çöken sistemi' yeniden yapılandırmak için BDP ile işbirliği yapmayı gündemine alması gerektiğine işaret etti: 'Önümüzdeki dönem AKP'nin seçimlerde nasıl oy alacağını göreceğiz. Yeni anayasa talebi, ihtiyacı karşısında nasıl tutum takınacağını göreceğiz. Ama şu an görünen tablo, AKP'nin yeni anayasa konusunda cesur davranıp BDP ile işbirliği yapmasıdır. En görünen makul yol, Türkiye'de sistemi yeniden yapılandıracak, ortaya çıkacak tüm bu çürümüşlük, çöküş tablosunun demokratik yollarla tamirini sağlayacak ve Kürt sorununda da çözümün yolunu geliştirecek ortak çalışma elbette mümkündür. En azından ihtimal dışı değildir. Kürt hareketinin böyle bir ihtimale açık olduğunu herhalde söyleyebliriz ama asıl mesele hangi güçlerin ortak çalışmaya, işbirliğine yanaşacaklarıdır. Şu anki tabloya göre, en yüksek oyu alacak parti AKP'nin bu nedenle önemi var. Ama mesela ileride CHP'nin de bu yönde çalışmalara katkı sunması bana göre ihtimal dışı değildir.'

SEÇİMLERDEN SONRA

Prof. Dr. Mithat Sancar'a göre; 'yerel seçimler siyasi dengelerin netleşmesine katkı sağlayacak ve seçimlerden sonra siyasette kimi dengeler farklılaşabilir, yeni yollar açılabilir. Yeni anayasayla ilgili olarak Rojava modelini de kapsayacak tartışmanın imkanları seçimlerden sonra gelişecek.