Birleşik Krallık’taki Nottingham Trent University ve Güney Kore’deki Keimyung University’nin çalışmaları, bazı kullanıcıların günde ortalama 110 kez telefonlarına baktığını gösteriyor. Bu durum, uzmanlar tarafından “riskli kullanım” olarak değerlendiriliyor.
Araştırmacılar, birçok kişinin telefon kontrol sayısını olduğundan çok daha az tahmin ettiğine dikkat çekiyor. Katılımcılar genellikle günde 10 kez baktıklarını söylese de gerçek rakamlar bunun katbekat üzerinde seyrediyor.
Singapore Management University verilerine göre, ekran süresinden çok telefonun sık sık kontrol edilmesi beyne sürekli görev değiştirtip odaklanmayı bozuyor. Bu kesintiler, dikkat dağınıklığı ve hafıza hatalarını artırıyor. Eski bilgisayar bilimcisi Gerald M. Weinberg’in yıllar önce yaptığı uyarı da bu durumu destekliyor: Sürekli görev değiştirmek verimliliği yüzde 80’e kadar düşürebiliyor.
Davranış bağımlılığı konusunda uzman isimlerden Anna Lembke, telefonların tıpkı uyuşturucu ve alkol gibi beynin ödül mekanizmasını tetiklediğini ve bağımlılığı fark edilmeden güçlendirdiğini belirtiyor. Sürekli gelen bildirimler ve sosyal medya uyarıları ise beynin tetikte kalmasına, stres hormonlarının artmasına ve bilişsel yükün yükselmesine neden oluyor.
Uzmanlar, bu kısır döngüyü kırmak için teknolojiyi daha bilinçli kullanmayı öneriyor. Bildirimleri kapatmak, gereksiz uygulamaları silmek, ekran süresini sınırlamak ve zaman zaman telefondan uzaklaşmak, odaklanma ve zihinsel netliği yeniden kazanmak açısından önemli adımlar olarak görülüyor.
Sonuç olarak telefon, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olsa da sürekli erişim ihtiyacı farkında olmadan dikkat, hafıza ve üretkenlik üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor.




