Konuşmayı öğrendikten sonra, çocuklar devamlı soru sormaya başlarlar. Fakat neden böyle yaparlar?
Çocuklar iki neden dolayısıyla çok soru sorarlar. Ya meraklarından dolayı, ya da kaygılı olmalarından dolayı.
Çocukların merakından dolayı sordukları sorular, yeni bilgiler edinmek için keşfetme ve öğrenme amacına yöneliktir. Depremlerin nasıl oluştuğunu, en şiddetli depremin nerede olduğunu, denizlerde depremler olup olmadığını öğrenmek için sordukları sorular gibi, meraklarını giderecek sorular sorarlar.
Kaygılı olan çocukların sorduğu sorular ise kendilerini rahatlatmak için olur. Sürekli felaket senaryoları çizip, endişeli ve kaygılı davranan çocuklar, "Eğer deprem olursa ne olacak? Göçük altında kalırsak ne olacak? Bizi bulamazlarsa ne olacak? Kurtulamazsak ne yapacağız?" gibi sorular sorarlar.
Bu yüzden, kaygılı çocukların sorduğu her soruya detaylı cevaplar vermek, çocuğun rahatlamasını sağlar.
Ebeveynler, çocuklarını rahatlatmak için çaba gösterirken, bunu yaparken yeni sorular doğurabilecek hareketlerden kaçınmalıdır. Bu çabalar, ebeveynlerin sıkıntıya girmesine yol açabilir.
Uzmanlara göre, kaygılı bir çocukla karşı karşıya kalındığında, öncelikle bu kaygıyı kontrol etmeye çalışmak gerekir. Çocukların sorularına cevap verirken sakin bir tavır sergilemek, ilk bir veya iki soruya kısa bir cevap vermek ve kapsamlı açıklamalardan kaçınmak gerekir. Unutmamak gerekir ki, her çocuğun belli bir zeka kapasitesi vardır.
Diğer bir önemli husus ise, ebeveynlerin olası bir felaket karşısında bile olağan tepkiler vererek çocuklarının kaygılı bir kişilik geliştirmesini önlemeye çalışmalarıdır.