Bu kale, hem tarih boyunca savunma amaçlı kullanılmış hem de şehirde yerleşim için kullanılmıştır. Şu an ise ziyaretçilerine muhteşem bir şehir manzarası sunmaktadır.
Tarihçi Yılmaz Akgül, Ankara Kalesi'nin tarihi kökenlerini paylaşarak, bu etkileyici yapı hakkında önemli bilgiler verdi. Kale, Galatlar şehri kurulduğu döneme kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. Romalılar ve Bizanslılar döneminde, kale ciddi onarımlar geçirerek güçlendirilmiş ve yeni surlarla çevrilmiştir. Ancak, en önemli dönüm noktası Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sadece iki yıl sonra, yani 1073 yılında, Ankara'nın Müslümanlar tarafından fethedilmesi ve kaleye sahip olunmasıdır.
Ankara Kalesi, Ortaçağ boyunca ateşli silahların henüz kullanılmadığı bir dönemde, muhkem bir konumda bulunan 20'den fazla kule ile şehrin korunmasına hizmet etti. Kalede iki büyük kapı bulunur: dış kapı ve hisar kapısı. Hisar kapısının üzerinde ise İlhanlılara ait bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe, 1101 yılında Haçlıların ve daha sonraki dönemde Moğolların geçici işgallerine maruz kalan kale ve şehrin, Osmanlılar'ın gelmesiyle uzun yıllar ticaret, huzur ve sükun içinde olduğunu göstermektedir.
Yılmaz, kale içinde mahalle kültürünün asırlar boyunca devam ettiğini belirtirken, bu tarihi yapıda canlı bir mahalle kültürünün hala yaşatıldığını vurguladı. Ayrıca, Hisar kapısının sol tarafında Fransızlar tarafından 1885 yılında inşa edilen bir saat kulesi bulunduğunu ifade etti. Kale içinde bulunan Atpazarı, Koyunpazarı ve Samanpazarı gibi meydanların ise hem canlı bir ticaret merkezi hem de toplanma alanı olarak kullanıldığını ekledi.
Ankara Kalesi içerisinde, tarihi ve kültürel mirası yansıtan birçok cami, han ve müze bulunmaktadır. Bu yapılar, ziyaretçilere geçmişin izlerini sürme ve tarihi derinlemesine keşfetme fırsatı sunmaktadır. Kale aynı zamanda yıl boyunca çeşitli festivaller ve etkinliklerle ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir. Ankara Kalesi, tarihin ve kültürün bir araya geldiği bir mekan olarak başkentin önemli bir sembolüdür.