Minberin Sanatsal İncelikleri:
Caminin minberi, o dönemin ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden birini temsil eder. Minber, ceviz ağacından özel bir teknik olan sahte kündekâri ile işlenmiştir. Sekizgenler arasına yerleştirilen yıldızlar ve baklava şekilleri içerisinde Rumi kompozisyonlar görülür. Minberin merdiven kapısı üzerinde, geometrik şekillerin yanı sıra iki hilal motifi de bulunur. Zamanla hasar gören kündekarî, kapı üzerinde çakılarak restore edilmiştir.
Minberin ustası Marangoz Ebubekir oğlu İbrahim Rumi olarak kaydedilmiştir. Minberin ikinci tamiratında 15. yüzyılda kalan pencere kanadı Ankara Etnografya Müzesi'nde sergilenmektedir.
Minarenin Zarif Yapısı:
Sultan Alaaddin Camii'nin minaresi, kuzeybatı köşede, camiden ayrı, kesme taş bir kaide üzerinde yükselir. Minarenin 1433 yılında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Silindirik tuğla gövde, yumuşak beyaz taşla inşa edilmiş olup tek şerefeli ve yaklaşık 30 metre yüksekliğindedir. Tuğla gövdenin altında ve üstünde taş bilezikler bulunur. Taş korkuluklu şerefeye kirpi saçaklarla geçilir. Minarenin üstü kurşun külah ile örtülüdür.
Caminin Tarihi Çeşmesi:
Caminin kuzeybatı köşesinde, son cemaat yerinin sokağa bakan cephesinde, caminin duvarına gömülü bir eski çeşme bulunur. Bu çeşme, suyun taşınma usulü ile temin edildiği, cemaatin abdest alması için namaz vakitlerinde suyun özel bir tesisatla salıverildiği sanılmaktadır. Ayrıca, çeşmenin üzerinde tasla su içmeyi sağlayan bir sebil de bulunur. Bu çeşme-sebil, Selçuklu döneminden beri mevcut bir öğedir.
Sultan Alaaddin Camii, tarihi, sanatsal ve kültürel zenginlikleriyle dolu bir yapıdır. Ziyaretçilere bu önemli eserin tarihini ve mimarisini aktararak caminin manevi atmosferini daha da anlamlı kılmaktadır. Caminin minberi, minaresi ve çeşmesi gibi öğeler, bu eşsiz yapıyı daha da özel kılan detaylar arasında yer almaktadır.