Şırnak’ın Cizre ilçesinde gerçekleştirilen panele, yurt içinden ve Irak ile İran Kürdistanı’ndan çok sayıda kişi katıldı. Etkinliği HÜDA PAR Milletvekilleri Şahzade Demir ve Serkan Ramanlı da takip etti.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda açılış konuşmalarının ardından panel bölümü geçildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Nurullah Kurt’un yaptığı oturumda Prof. Dr. Nesim Sönmez, “Melayê Cizîrî’nin Şiirlerinde Hakikat, Birlik ve İnsaniyetin Mesajı” başlıklı bir sunum yaptı.
Irak Kürdistanı’nın Zaho kentinden katılan Dr. Wahid Sindî ise “Melayê Cizîrî’nin Eserlerinde Vahdetü’l Vücud” konulu sunumunda, Cizîrî’nin düşüncelerinin birçok büyük alimi etkilediğini ifade ederek, “Bediüzzaman Said Nursî, Melayê Cizîrî’nin divanını yanında taşırmış.” dedi.
Ardından konuşan Eğitimci-Yazar Cevdet Karaman, Cizre’nin tarih boyunca bir medeniyet merkezi olduğunu ve Melayê Cizîrî gibi büyük alimlerin bu topraklarda yetiştiğini söyledi.
Karaman, “Melayê Cizîrî, Kürt edebiyatı, şiir ve tarikat geleneğinin öncüsüdür. Ondan önce Mîr Ya’qûbê Zerkî ve Baba Tahir Uryan gibi şairler vardı. Cizîrî bu mirası devralarak zirveye taşımıştır. Ondan sonra gelen Ehmedê Xanî gibi şahsiyetler de bu geleneği sürdürmüş, eserlerinde Kürt toplumunun sahipsizliğine dikkat çekmişlerdir.” ifadelerini kullandı.
Karaman, Melayê Cizîrî’nin hayatına dair şu bilgileri paylaştı:
“Doğum tarihi kesin olmamakla birlikte Cizre’de dünyaya geldiği biliniyor. Asıl adı Molla Ehmedê Cizîrî’dir ve Botan aşiretine mensuptur. Şiirlerinde ‘Mele’ ve ‘Nişan’ mahlaslarını kullanmıştır. ‘Nişan’ lakabını, kendisini aşkın okunun hedefi olarak gördüğü için tercih etmiştir. Eğitimini babasının yanında başladıktan sonra Amed, Mardin, Hakkari ve İmadiye’de sürdürmüş; Mele Taha’nın öğrencisi olmuştur. İcazet aldıktan sonra Amed ve Hasankeyf’te imamlık yapmış, ardından Cizre’deki Kırmızı Medrese’de görev almıştır. Bu medrese, daha sonra onun adıyla anılmaya başlanmıştır.”
Cizîrî’nin Şafii mezhebine mensup olduğunu, itikatta Eş’arî görüşünü benimsediğini belirten Karaman, “Tasavvuf ehli olan Cizîrî, derin bir arifti. Nakşibendi ya da Ahrari tarikatına bağlı olduğu yönünde görüşler olsa da o, hakikati arayan bir arif olarak öne çıkmıştır.” dedi.
Karaman, Melayê Cizîrî’nin divanının birçok kez basıldığını ve üzerine çok sayıda şerh yazıldığını belirterek, “Onun her şiirinde belirgin bir musiki vardır. Böylesi bir dönemde böyle bir şahsiyetin yetişmesi büyük bir başarıdır.” ifadelerini kullandı.