Üç gün sürecek etkinlikte, Romanya, Almanya, ABD, Suriye, Irak ve Güney Afrika gibi ülkelerden akademisyenler bildirilerini sunuyor.
İslam düşünce geleneğinde derin izler bırakan üç kardeş — Mecdüddin, İzzeddin ve Ziyâeddin İbnü’l-Esîr — ortaçağın önde gelen alimleri arasında yer alıyor. Her biri kendi alanında büyük bir otorite olarak kabul edilen bu aile, yalnızca yaşadıkları dönemde değil, günümüzde de eserleriyle hem İslam hem de dünya bilim çevrelerinde saygıyla anılmaya devam ediyor.
Sempozyumun açılış oturumunda Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma konuşma yaptı. Ardından Prof. Dr. Adnan Demircan, “İbnü’l-Esîr’in el-Kâmil fi’t-Târîh Adlı Eserinde Şeybanoğulları” başlıklı sunumunda, eserin dönemin siyasal yapısına dair önemli bilgiler sundu.
Doç. Dr. Cemalettin Erdemci, “Kelam-Tarih İlişkisi: İbnü’l-Esîr Örneği” adlı bildirisiyle düşünce ve tarih bilimleri arasındaki etkileşimi analiz etti. Dr. Mustafa Özkan ise “İbnü’l-Esîr’in Tarihçi Oluşunda Etkili Olan Faktörler” sunumunda, tarihçinin yetişme sürecini ele aldı. Dr. Hüseyin Güneş de “İbnü’l-Esîr el-Cezerî Zamanında Cizre Şehri” başlıklı sunumunda dönemin kültürel yaşamına ışık tuttu.
İkinci oturumda Ahmet Shoyb, Timeo Roller, Stephen Compton ve Samet Şenel gibi uluslararası akademisyenler, İbnü’l-Esîr’in Batı tarih yazımına etkilerini değerlendirdi.
Üçüncü oturumda ise bölgenin İslam tarihi üzerine çalışan akademisyenler Prof. Dr. Mehmet Azimli, Doç. Dr. Abdulhalim Oflaz, Dr. Ahmet Gülenç, Dr. Ayşe Çekiç ve Dr. Abdullah Yaşin, İbnü’l-Esîr ailesinin ilmi mirasını farklı boyutlarıyla ele aldılar.
Üç gün sürecek sempozyum boyunca, İbnü’l-Esîr ve El-Cezerî kardeşlerin bilim dünyasına katkıları ile İslam medeniyetindeki yerleri, çeşitli oturumlarda detaylı şekilde değerlendirilecek.




