Evet, ekonomik çıkmazlar ağırdır, yıpratıcıdır; fakat doğru politikalarla bunun önüne geçilebilir. Hakeza güvenlik sorunu da böyledir. Bu sorunlar geçicidir. İsraftan vazgeçilerek, üretime dayalı bir modele geçilerek, faize bağımlı bir ekonomik anlayış terk edilerek, denk bir bütçe sağlayarak yani gelir gider dengesini sağlandıktan sonra ekonomik sorun birkaç yıl içinde aşılabilir.
Asıl tehlike ise manevi çöküntüdür. Toplumun kendi değerlerinden, insani ve İslami ölçülerinden uzaklaşması, ekonomik krizden çok daha derin ve uzun vadeli sonuçlar doğurur. Çünkü manevi buhran sadece bugünü değil, yarını ve nesilleri etkiler. Ahlaki yozlaşma; güven duygusunu, aile yapısını, toplumsal dayanışmayı ve adalet bilincini çökertir. Bunlar yıkıldığında, güçlü bir ekonomik dahi toplumu ayakta tutamaz.
Manevi çöküş; bireyden aileye, aileden mahalleye, mahalleden şehre ve ülkeye yayılan bir erozyondur. Değerler zayıfladıkça eğitim sadece diploma veren bir mekanizmaya dönüşür, evlilikler anlamını yitirir, fedakârlık yerini bencilliğe bırakır. Bu da uzun vadede telafisi çok zor yaralar açar.
Bu nedenle çözüm, sadece ekonomik tedbirlerde değil; değerleri merkeze alan bir toplumsal inşadadır. Ahlaklı bir neslin yetişmesindedir. İslami ve insani değerlerin topluma yayılmasındadır. Bu değerlerin sahiplenilerek, güvence altına alınmasındadır. Eğitim sisteminin bu değerlerle şekillenmesindedir. Yeniden fıtrata dönülmesindedir. Aile kurumunun güçlendirilesinde, evliliklerin çoğaltılması ve boşanmaların önüne geçilmesindedir.
Madem bu toplumun temel ve en önemli sorunu ahlaki buhrandır. Öyleyse bu sorun nereden başlandıysa, düzeltilmesi de oradan başlatılmalı. Nerede kaybettiysek, kaybettiğimiz o değerleri oradan aramaya başlamalıyız.
Toplum olarak herkes bu yükün altına elini koymalıdır. Devlet, eğitim ve sosyal politikalarla; aileler, çocuklarını bilinçle yetiştirerek; bireyler ise, kendi hayatlarında örnek olarak bu mücadeleye katkı sunmalıdır.
Bunun için en büyük sorumluluk icra makamında olanlara düşüyor. Her ne kadar ilk eğitim ailede başlasa da yıllar boyunca okulda devam ediyor. Çocuklarımızı 4 yaşında okula teslim ediyoruz. Eğer yıllarca bu çocuklara matematik, fizik, kimya, biyoloji… öğretseniz; onları dünyanın en kariyerli fertleri haline getirseniz bile, manevi eğitimi, değerler eğitimi vermezseniz; ahlaksız birer doktor, birer mühendis, birer astronot oluverirler.
Eğer ekranlarınızı, dizilerinizi, programlarınızı…bedenlerini teşhir eden ve bedenlerinin zihinlerine hükmettiği kontrolsüz kişisizlikler doldursanız, işte o zaman büyük felaket kapıdadır.
Eğer, toplumun en temel yapı taşı olan aile kurumunu, feminist düşüncelere teslim ederseniz, batının kokuşmuş yasalarını, aile hukukunuzun vazgeçilmezi yaparsanız, işte o zaman neslinizi imha etmiş olursunuz.
Eğer, en basit bir demir reklamında bile bedenini teşhir eden, toplumun zihnini bulandıran, harama teşvik eden kadınlara teslim ederseniz, dindar nesil hayalinizi çöplüğe atmış olursunuz.
Eğer, her gün milyonları ekranlara kitleyen haber kanalarınızda, haberleri sunacak spikerleriniz, haberden çok kendini teşhir ettiği bedenleriyle izleyicide bir iz bırakıyorsa, işte o zaman kaybetmiş olursunuz.
Eğer, sokaklarınız, caddeleriniz, meydanlarınız, mahalleleriniz, şehirlerinizdeki tabelalarınız, reklamlarınız, harama teşvik ediyorsa, kumarınıza “Milli”, içki ve bahisinize “yasa dışı” diyorsanız, işte o zaman evinizi ateş sarmış demektir.
Eğer yasalarınız, toplumunuzun inancıyla, örf ve adetiyle, kültürüyle barışık değilse, ahlaksızlığı “gönül rızası”, değerlere hakareti “ifade özgürlüğü” olarak tanımlıyorsa, siz zaten kaybetmişsiniz.
Eğer yetiştirdiğiniz gençleriniz, tarihi şahsiyetlerin yerine “suç örgüt liderlerini” din adamları yerine “dizi kahramanlarını” bilim insanları yerine “arsız insanları” örnek alıyorsa, vay sizin halinize!
Öyleyse ekonomik sorun, kısa vadeli ve pratik çözümlerle aşılabilecek bir durumken; ahlaki yozlaşma, nesiller boyu devam edebilen, emek isteyen bir meseledir. Dolayısıyla cebimizden önce aklımıza, midemizden önce kalbimize, rahatımızdan önce nesillerimize sahip çıkmak zorundayız. Bunun çözümü de her yönüyle İslami ve insani kodlarımıza dönmemizdir. Selam ve dua ile…




