DEM Bitlis Belediye

Orhan GÖKTAŞ

Orhan Göktaş 1969 doğumlu olup Ahlat Doğumludur. Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi mezunu olduğunu dile getiren Göktaş, Adana'da metal teknolojisi öğretmenliği yapmaktadır. BİDER (Bitlisliler Eğitim ve Kültür Derneği) başkanıdır.

HANGİ İSLAM ?

Müslümanların İslam karşıtları karşısında sürekli mağlup olmaları ve geri kalmalarının bana göre en önemli sebebi.

A
a

Tevhid dini olan İslam’a inandığını söyleyen Müslümanların Tevhid anlayışından uzaklaşmaları birlik ve beraberliklerini bozmaları adeta İslam anlayışlarını bir “şirk dini” anlayışına dönüştürmeleridir.

Günümüz Müslümanları sayısal ve maddi açıdan belki de en güçlü konumda olmalarına rağmen zillet içindedir. Çünkü sayısal çokluk bölünmüş ve birbirine düşman hale gelmiştir. Kavmiyetçilik ve asabiyet İslam’da haram olmasına rağmen Müslümanlar bugün ulus devletçilik, ırkçılık, bölgecilik adı altında kavmiyetçiliğin her türlüsünü en kaba ve katı şekliyle yapıyorlar. Aynı şekilde başta mezhepçilik, tarikatçılık ve grupçuluk (kendileri cemaat diyor) olmak üzere asabiyetinde her türlüsünü yapan topluluklar haline geldi.

Bunun farkına varan sadece Müslüman olduğunu söyleyen ve İslam’ı saf ve sade bir şekilde yaşamak isteyen Müslümanlar azınlık durumuna düşmüş marjinal muamelesi görmektedir.

Kur’an’ı Kerim ve Hz. Peygamberin (as) hayatını okuyan ve o doğrultuda amel ettiğini iddia eden Müslüman topluluklar ve bireyler nasıl olurda Kur’an ve Hz. Peygamberin (as) lanetlediği söz konusu batıl eylemleri yapar?

Allah ve Resulü (as) birlik ve beraberliği emrettiği halde nasıl olurda Müslümanlar bir birine düşman olur?

Hatta İslam karşıtları ile iş birliği yapar ama diğer olarak nitelediği Müslümanlarla iş birliği yapmaz?

İşin trajikomik tarafı da herkesin kendisini Kur’an ve Hz. Peygamber’e dayandırması ve yaptıklarının doğru olduğuna inanmasıdır.

Bana göre bu soruların cevabı; Müslümanların tarih içerisinde Kuran-i kavramlara yükledikleri yanlış anlamlar yatmaktadır. Önemli olan “sözün ne dediği değil karşıdakinin ne anladığıdır” ilkesinden yola çıkarsak, Kuran-i kavramlar zaman içinde bilinçli veya bilinçsiz olarak anlam kaymalarına uğratılmış ve Müslümanlar okudukları Kur’an’dan aynı şeyleri anlamaz olmuşlardır.

Müslümanların en çok bilmesi gereken kavramlar bile anlam kaymasına uğramıştır. Hatta hangi Müslüman’a sorsak çok iyi bildiğini zannettiği kavramlara bile, aslında Kur’an’ın yüklediği anlamların dışında anlamlar yüklediğini anlayabiliyoruz.

Örneğin küfr, kafir kavramları ile ilgili kendi çevremde mini bir anket yaptığımda gördüm ki amacı İslam’ı anlatmak, yaymak olan hatta hayatını bu uğra adamış insanların bile çoğu maalesef bu kavramlara Kur’an’ın yüklediği anlamın çok dışında bir anlam yüklemiş durumda.

Küfr nedir? Kafir kime denir? Diye sorduğumda aldığım cevap çoğunlukla küfr: Allahı ve dini inkar, kafir ise inkarcıdır, yani Allah’ı ve dini inkar edendir, oldu. Oysa Kur’an da kafirlerin Allah’ı ve dini inkar etmedikleri ancak Allah ve din anlayışlarının bozuk olduklarını görürüz. Örnek olarak Kafirun süresine bakılabilir. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Hülasa, Müslümanların “öze dönüşü” gerçekleşmedikçe bir araya gelmeleri ve İslam düşmanlarına galip gelmeleri mümkün değildir, öze dönüşün de ancak Kur’an ve Hz

Peygamberin (as) saf, sade, arı-duru bir şekilde yeniden ele alınması ve İslam’ın buna göre yaşanması ile olacağını düşünüyorum.

Aksi halde biz birimizle uğraşmaya devam edeceğiz, biz birbirimizi öldüreceğiz, ölülerimizin arkasından Kur’an okunacak, ağıtlar yakılacak, intikam yeminleri edilecek, hepimiz kendi ölülerimizi şehit ilan edeceğiz ve birbirimizi düşman olarak göreceğiz. Ancak zilletten asla kurtulamayacağız.

Galip gelen ve izzet içinde yaşayanlar da İslam düşmanları olacaktır.

Vesselam.


arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.