Malumunuz üzere "Terörsüz Türkiye" sürecine girildi. Bu sürecin yol kazasına uğramadan neticeye ulaşmasını toplum olarak arzuluyoruz ama en çok da örgütün silahından zarar gören Müslüman Kürdler arzuluyor.

Cumartesi günü Cumhurbaşkanı danışmanlarının katılımyla "Terörsüz Türkiye ve Türkiye Yüzyılı" vizyonu programı düzenlendi. Program Bitlis Valiliği öncülüğünde gerçekleştirildi. Programa çok sayıda STK, kanaat gönderleri, aile reisleri, alim ve oda başkanları davet edilmişti. Programın açılış konuşmasını yapan Bitlis Valisi Sayın Ahmet Karakaya, 86 milyonun kardeşliğine vurgu yaptı.

Cumhurbaşkanı danışmanları da terörüsüz Türkiye ve Türkiye Yüzyılı'nın amaç ve gayelerini kısaca anlatarak, programın çerçevesini ortaya koydular. Her er iki danışman da 86 milyonun kardeşçe yaşaması gerektiği vurgusunda bulundular.

Sürecin partiler üstü olduğunu, herhangi bir siyasi parti ve ittifaka bağlı olmadığını dile getirmeyi de ihmal etmediler. Katılımcılardan da süreç hakkında fikir beyan etmelerini istediler. Buraya kadar herşey güzel.

Ama burada gördüğüm iki eksikliğe dikkatinizi çekmek istiyorum. Aslında bu sürecin önemine binaen kardeşane bir eleştiridir. Birincisi bu sürecin önemine binaen kardeşlikten bahsedilirken, 86 milyonun birlikte yaşaması gerektiği vurgulanırken, iç barışın tahkim edilmesi gerektiğinin altı çizilirken, ne yazık ki bu sürecin en önemli aktörlerinden olan sivil toplum örgütleri davet edilmemişti.

Gazze’de Şehit Sayısı 61 Bin 776’ya Yükseldi
Gazze’de Şehit Sayısı 61 Bin 776’ya Yükseldi
İçeriği Görüntüle

2013'te adına "barış süreci" dedikleri ve bölge halkı için ölüm sürecine evrilen süreçte, adına "akil insanlar" dedikleri heyetin düştüğü hatanın bir yenisinin tekrarlandığı görülmektedir. O zaman da akil insanlar heyeti sadece belli kesimlerle görüştüğü gibi, bu süreçte de belirli kesimlerle görüşüldüğü görülüyor. Yani 2013'te düşülen hatanın bir benzeri yaşanıyor. İnşallah sürecin akıbeti aynı olmaz.

İkinci bir husus ise, katılımcıların süreç hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olmayışları. Programın çerçevesini belirleyen danışmanlar, katılımcılardan konuya ilişkin fikir beyan etmelerini isterken, ne yazık ki katılımcılar, kamu kurumlarını ilgilendiren kentin yerel sorunlarına değindiler.

Aslında bu süreçten ne kadar uzak olunduğunu, süreç hakkında bilgi sahibi olmadıklarını gösteriyor. Bu gerçekten toplumun temsiliyeti konumunda bulunanlar için üzücü bir durum.

Temennim odur ki davet edilmeyen ve toplumun ciddi bir kesimini temsil eden STK'lar unutulmuştur. Şayet bilinçli bir şekilde davet edilmemişlerse, bu sürecin sağlıklı ilerlemesinin önünde konulan en büyük engeldir. Bu konuda Bitlis Valiliği'nin bir açıklama yapması, en azında davet edilmeyen STK'lara gerekçenin bildirmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu toplum artık kardeşlik edebiyatının yapılmasından bıkmıştır. Kardeşliğin gereğinin yapılmasını istiyor. Selam ve dua ile...

Kaynak: HABER MERKEZİ