Kuzeyde Sivas'ın Merkez, Hafik, Zara, ve Ulaş ilçeleri, güneyde Gürün ile Malatya'nın Kuluncak ve Hekimhan ilçeleri, doğuda Divriği, batıda Altınyayla ve Kayseri'nin Pınarbaşı ilçeleriyle çevrilidir.
Tarihi Zenginlik
Kangal, tarihsel olarak zengin bir geçmişe sahip bir bölgedir. İlçenin eski adlarından biri Arangas ya da Aranga'dır. Kangal ve çevresi, ilk çağlardan itibaren yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Bu tarihi geçmiş, arkeolojik kalıntılar ve bulgularla desteklenmektedir. Örneğin, Karaseki'de bulunan Akçakale Köyü'nde "Hitit Şehri" kalıntıları ve iskânları tespit edilmiştir. Ayrıca, Geç Hitit Dönemi'ne ait "Kapı Aslanı" heykeli Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir. Kangal'ın tarihi mirası, bu zengin arkeolojik kalıntılar ve eserlerle doludur.
Osmanlı döneminde, Kangal kayıtlarda "Yeni-il" olarak geçer ve mali bakımdan padişah III. Murat'ın validesi Nur Banu Sultan'ın İstanbul Üsküdar'da yaptırdığı caminin evkafına bağlanmıştır. Bu nedenle bu bölgeye yerleştirilen Türkmen gruplarına "Yeni-il Türkmeni" veya "Üsküdar Türkmenleri" denir.
1071 Malazgirt Meydan Muharebesi'nden sonra Türk hakimiyetine giren Kangal, Selçuklu Devleti ve Danişmend Devleti egemenliklerini görmüştür. 1413 yılında I. Bayezid döneminde Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Kangal, 1302 tarihli Sivas Salnamesi'nde "kaza" olarak kayıtlara geçer. 1902 yılında ilçe statüsü kazanmış ve ilk kaymakam olarak eski Sivas valilerinden Ahmet Muammer Bey atanmıştır.
Millî Mücadele Dönemi'nde, Kangal'da "Ulviye Kadın Cemiyeti" adıyla anılan bir şube açılmıştır. Ayrıca, Millî Mücadele'nin ilk resmî yayını olan "İrâde-i Milliye Gazetesi"nde yayınlanan bir nizamname ile kurulan "Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyetleri"nin ilk şubelerinden biri Kangal'da faaliyet göstermiş ve Millî Mücadele'ye önemli destekler sağlamıştır.
Kangal, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dolu bir ilçe olarak Sivas'ın önemli bir parçasını oluşturur.