Polisten kaçamadı midesinde 73 adet kapsül ile yakalandı Polisten kaçamadı midesinde 73 adet kapsül ile yakalandı
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP), son dönemde Rojava özelinde Ortadoğu'da yaşananları tartışmak üzere, 'Yeniden Kurulurken Ortadoğu' adlı konferans düzenledi. Inperra Otel'de gerçekleştirilen konferansa, konuşmacı olarak, Sakarya Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümü Öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Balcı, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Behlül Özkan, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Küçük, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Evrensel gazetesi yazarı Fehim Işık, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Dağı, Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Mesut Yeğen, ve NTV Haber koordinatörü Mete Çubukçu katıldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan YSGP Eş Sözcüsü Naci Sönmez, 'Hepimiz Ortadoğu'daki gelişmelerden Türkiye için de kaygılar duyuyoruz' dedi.

Açılış konuşmasının ardından Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi Nil Mutluer'in moderatörlüğünü yaptığı ilk oturum başladı. Oturumda ilk sözü 'Davutoğlu'nun Ortadoğu'yu Türkiye'nin Hinterlandı olarak tahayyülü' başlıklı sunumuyla Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Behlül Özkan aldı.

'Davutoğlu 'siyasal İslam'ın organik aydını'

Özkan, son 10 yıldır Türk dış politikası üzerinde çok methiyeler yazıldığını söyleyerek, bu methiyelerin üzerine gelinen noktanın Türkiye'nin Ortadoğu'da savaşın sınırına geldiği durum olduğunu söyledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Ortadoğu stratejisine değinen ve Davutoğlu hakkında 'siyasal İslamın organik aydını' nitelendirmesinde bulunan Özkan, Davutoğlu'nun 1970'lerden gelen milli görüşten çok farklı bir görüş ortaya koymadığını söyledi. Davutoğlu'nun, 'İslam dünyasına liderlik edeceğiz' iddiasının olduğunu dile getiren Özkan, 'Davutoğlu, 'Misaki Milli sınırları bugünün gerçeğini yansıtmıyor ulus-devlet sınırlamasıyla kalırsak çökeriz' diyor. O yüzden Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu'yu da kapsayan Türkiye merkezli bir hakimiyet alanı geliştirmek istiyor' dedi.

'Esad, iktidara geldiği zaman Arap 400 bine yakın Kürdü kimliksizleştirdi'

Özkan'ın ardından 'Suriye Krizi ve Kürtler' başlığıyla Evrensel Gazetesi yazarı Fehim Işık sunumunu yaptı. Kürtlerin hiçbir zaman Suriye'de yerleşik bir halk olarak görülmediğini dile getiren Işık, 1960'larda 'Arap kemeri' politikasıyla Kürtlerin yaşadığı yerlere Arapların yerleştirildiğini dile getirdi. Işık, 'Esad, iktidara geldiği zaman 400 bine yakın Kürdü kimliksizleştirdi. Kürtlerin malı mülkü vardı ama bu mal mülkü onlardan alıp Arpalara dağıttı. Çünkü, Kürtler mülteciydiler. Dolayısıyla Kürtler kendi topraklarını kiralayarak ırgatlık yaptılar' dedi.

'Türkiye, son kozunu da IŞİD üzerinden Kobani'de oynuyor'

Işık, Rojava'da ise 2012 yılından sonra PYD'nin Kürtlerin yaşadığı bölgeyi savaştan uzak tutan üçüncü bir yolu seçtiğini ve bunun hemen ardından ise Kürtlere El-Kaide çetelerinin saldırtılmaya başladığını söyledi. Işık, 'Ki El-Nusra'nın oraya gitmesini destekleyen ilk ülke Türkiye oldu. Daha sonra IŞİD, Arap ve Kürtlerin olduğu bölgeleri ele geçirmeye başladı. Türkiye, Kürtlerin Suriye'deki çizdiği yolu benimsemeyince özellikle, Suriye'de muhtemel birliklerin önüne geçmesine de müdahil oldu. Şimdi ise, Türkiye, son kozunu da IŞİD üzerinden Kobani'de oynuyor. Türkiye tüm politikasını Kobanê'nin düşmesi üzerinden yaşama geçirecek. Bu nedenle Kobani'nin düşmesi konusunda Türkiye elinden geleni ardına koymuyor. Çokça kayıp vermesine rağmen bu saldırılarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Riskli durum çatışmalı bir şekilde devam ediyor' şeklinde konuştu.

'İnsanların yıllarca verdiği mücadele Rojava'da yaşama geçildi'

Işık'ın ardından söz alan Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazan Üstündağ da, 'Kürt hareketinin Ortadoğu'da kendini yeniden tanımlaması' başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Üstündağ, Ortadoğu'da Kürtlerin hedefinin ne olduğunu araştırmak üzere Rojava'ya gittiğini söyleyen Üstündağ, oradaki deneyimlerini paylaştı. Devrimin inşa sürecinde Cizire kantonuna gittiklerini dile getiren Üstündağ, Cizire kantonunda farklı nüfuslar ve PYD dışında farklı partilerin da hakim gücü olduğunu ve halkın öz savunma gücüyle kendilerini yönettiğine dikkat çekti. Üstündağ, 'Cizire'de devlet var ama devletin hegemonik alanı yok. Doğrudan devleti burada yaşanamaz kılmaktan ziyade devletin fonksiyonunu küçültme stratejisini benimsemiş. Üçüncü yol dedikleri şey kendi araçlarını geliştirmek ve kendi araçlarını diğer halklara kullanılabilir kılmaktır. Örneğin, asayiş ve adalet konusunda sadece kadınlar ilgileniyor' dedi. Üstündağ, insan hakları mücadelesi vermiş insanların yıllarca verdiği mücadelenin Rojava'da yaşama geçildiğini ifade etti.