Eğitimin İtibarını Gösteren Değil, Yükünü Taşıyan Öğretmenler Korur

Eğitim sistemimizin son yıllarda karşılaştığı en görünmez fakat en yıpratıcı sorunlardan biri, sosyal medyayı bir vitrin hâline getiren öğretmen davranışlarıdır. Öğrencilerin, etkinliklerin, çalışmaların ve projelerin; gelişim amacıyla değil, kişisel görünürlük sağlamak amacıyla paylaşılması eğitim etiğiyle bağdaşmamaktadır. Bu tutum sadece mesleğin itibarını zedelemekle kalmamakta, aynı zamanda öğrenciyi araçsallaştıran, pedagojik sınırları aşan bir görüntü oluşturmaktadır.

Eğitim bir gösteri alanı değildir. Öğretmenlik ise popülerlik üretme mesleği değildir. Bir etkinlik, “ne kadar görünür olduk” diye değil, “öğrenciye ne kazandırdık” diye değerlendirilmelidir.
Doğada bir gerçek vardır: Tavuk yumurtladığında yüksek ses çıkarır. Bu davranış, üretimden çok gösterişe yöneliktir. Oysa eğitim, gürültüyle değil; tutarlılıkla, çalışmayla ve ilkelerle ilerler. Ses çıkarmak, işin büyüklüğünü göstermez. Aksine, çoğu zaman içi boş bir parıltının dışarıya yansımasıdır.

Bugün bazı öğretmenlerin yaptığı paylaşımlar, öğrenciyi “içerik malzemesi”ne dönüştürmektedir. Çocuğun yüzünün, duygusunun, başarılarının; öğretmenin kişisel tanıtım unsuru olarak kullanılması asla kabul edilemez. Bu durum hem etik dışıdır hem de öğrencinin kişilik haklarını zedeleyen ciddi bir risktir.

Eğitim kurumları bu konuda her zamankinden daha dikkatli, daha hassas ve daha kararlı olmalıdır. Öğrencinin fotoğrafının, görüntüsünün ve mahremiyetine dair tüm unsurların; öğretmenin kendi görünürlüğü adına paylaşılması, hiçbir şart altında meşru görülemez. Pedagojik sınırlar, öğretmenin kişisel tercihlerine göre esnetilemez.

Gerçek öğretmen, reklam ihtiyacı duymayan öğretmendir.
Gerçek öğretmen, emeğini duyurmak için değil, öğrencinin gelişimini sağlamak için çalışır.
Gerçek öğretmen, görünür olmayı değil, faydalı olmayı hedefler.
Gerçek öğretmen, alkışa değil, sorumluluğa bağlıdır.

Eğitimin onuru, gösterişe teslim edilemez.
Mesleğin itibarı, kişisel popülerlik çabalarıyla zedelenemez.
Öğrencinin mahremiyeti, hiçbir öğretmenin sosyal medya hesabının dekoru değildir.

Bu nedenle eğitim camiasının tüm paydaşlarına açık bir sorumluluk düşmektedir:

Öğrenciyi korumak, mesleği korumaktır.
Emeği korumak, kaliteyi korumaktır.
Sessizce çalışan öğretmeni korumak, eğitimin geleceğini korumaktır.

Bugün en büyük ihtiyaç; ekranlara değil, sınıfların gerçek sorunlarına odaklanan öğretmenlerdir.
Kendi tanıtımını değil, öğrencinin gelişimini önceleyenlerdir.
Reklam peşinde değil, sorumluluk bilinciyle hareket edenlerdir.

Tarihe iz bırakan öğretmenler hiçbir zaman kendilerini öne çıkarmadı.
Çünkü bilirlerdi ki mesleğin onuru reklamlarda değil, öğrencinin hayatında karşılık bulur.