Bilinçli bir manipülasyonun içindeyiz.
Çünkü ekranlarda gösterilen bu rakam, öğretmenin cebine giren net maaş değil, devletin kâğıt üzerinde hesapladığı brüt tutardır.
Gerçek olanı gizleyip, hayal satıyorlar.
Bugün bir öğretmenin tüm kesintilerden sonra eline geçen net maaş, yaklaşık 45.000 TL civarındadır.
Bu tutarın içine; gelir vergisi, emeklilik kesintisi, damga vergisi, BES kesintisi, sendika aidatı, zorunlu bireysel harcamalar girer.
Ama medya ne yapıyor?
Brüt rakamı, sanki “net maaşmış gibi” servis ederek, öğretmenleri toplumun gözünde hedef hâline getiriyor.
Bu basit bir hata değil, organize bir algı operasyonudur.
Amaç nedir?
✔ Toplumun ekonomik sıkıntı yaşadığı bir dönemde, öğretmeni “lüks içinde yaşayan” bir figür gibi göstermek,
✔ Mesleki saygınlığını zedelemek,
✔ Kamuoyunu öğretmenlere karşı kışkırtmak,
✔ Öğretmeni sessizleştirmek, köşeye sıkıştırmak ve toplumsal desteğini azaltmaktır.
Bu strateji yeni değil. Amaç öğretmeni yalnızlaştırmak ve taleplerini itibarsızlaştırmaktır.
Toplumun vicdanı olan bir meslek grubu, sistemli bir itibarsızlaştırma operasyonuna maruz kalmaktadır.
Oysa herkes bilmelidir:
Bugün öğretmen, hayat pahalılığı karşısında aldığı maaşla geçim mücadelesi vermektedir.
Maaşının yüzde 35’inden fazlası vergiye, kesintiye, zorunlu harcamalara gitmektedir.
Üstelik öğretmen sadece sınıfta değil; okul dışında da emek verir, zaman harcar, özveride bulunur.
Ama bu görünmez emeğin hiçbiri maaş bordrosunda yazmaz.
Bir öğretmeni sadece maaşıyla değerlendiren anlayış, bu mesleğin maneviyatını ve geleceğe etkisini asla kavrayamaz.
Peki çözüm nedir?
✔ Öğretmen maaşlarının brüt değil, net olarak kamuoyuna açıklanması,
✔ Kesintilerin şeffaf biçimde paylaşılması,
✔ Meslek onurunun medya eliyle zedelenmesine dur denmesi,
✔ Öğretmenlerin sadece maaşıyla değil, eğitime kattığı değerle konuşulması…
Çünkü maaş bordrosuna değil, gönül bordrosuna yazılanlar bu ülkenin geleceğini şekillendirir.
Ve son söz:
“Öğretmeni itibarsızlaştıran toplumlar, geleceğini kendi eliyle karartır.”