Bitlis’in Ahlat ilçesinde halk arasında yıllardır anlatılagelen “Malhan Hazinesi” efsanesi, gizemli bir servetin hikayesini konu alıyor. Bayındır Han zamanında geçtiğine inanılan olayda, fakir bir aileye mensup bir çobanın tesadüfen bulduğu gizli hazine, bir aşk hikâyesine, ardından ise trajediye dönüşüyor.
Rivayete göre, Ahlat’taki meydanlık mezarlık civarında hayvanlarını otlatan genç çoban, yemek molasında toprağı eşelerken gizli bir kuyu keşfeder. Kuyunun içinde merdivenlerle inilen bir salon, salonun çevresinde ise kilitli odalar vardır. Kapıların üzerindeki anahtarlarla odaları açan çoban, içeride paha biçilemez altınlar ve süs eşyaları bulur.
Eve dönen çoban, annesinden Bayındır Han’ın kızını kendisine istemesini ister. Bu teklifi önce hafife alan Han, işi şakaya vurarak saray gibi ev, altın mutfak ve kahve takımı, altın beşik ve kırk gün süren düğün gibi şartlar koşar. Ancak çoban, gizli hazinenin desteğiyle tüm istekleri yerine getirir ve Han’ın kızıyla evlenir.
Zamanla Han, damadının bu zenginliğin kaynağını öğrenmek ister. Kızından bunu öğrenmesini ister. Genç kadın, kocasını ikna eder; ancak çoban onu hazinenin yerine gözleri bağlı şekilde götürür. Kadın yine de çevresel ipuçlarını fark eder ve babasına anlatır.
Bayındır Han, damadını saraya çağırarak hazinenin yerini açıklamasını ister. Ancak damat, sırrını korur. Han, gözdağı vermek için celladına sadece korkutma talimatı verirken, emir yanlış anlaşılır ve genç adam gerçekten idam edilir. Bu trajik olayın ardından Han, celladı da cezalandırır.
Olayın ardından, hazinenin Malhan isimli hanın yakınlarında olduğu düşünülür. Ancak tüm aramalara rağmen bulunamaz. Ahlat’ta hâlâ bazı yöre halkı bu gizemli hazinenin varlığına inanmaktadır.