Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Ahlat Müze Başkanlığı tarafından yürütülen kazılarda ortaya çıkan anahtarın yaklaşık 30 santimetre uzunluğunda olduğu belirtildi. Bitlis Eren Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Emre Karasu’nun bilimsel danışmanlığında yapılan kazılarda ayrıca çok sayıda taşınır ve taşınmaz kültür varlığına ulaşıldı.
Bitlisli Eren ailesinin desteğiyle yürütülen kazılarda 7 Müslüman mezarı, sivil mimari kalıntılar, tandırlar, ocaklar, sikkeler, lüleler, kandiller ile süs ve metal objeler gün yüzüne çıkarıldı.

Bitlis Kale Kazısı Müze Temsilcisi Azad Örmek, bu yıl gerçekleştirilen çalışmalarda yaklaşık 26 açma ve 3 sondaj yapıldığını aktararak şunları söyledi:
"Kazı ekip üyeleri ile yaklaşık 26 açma, 3 sondajda kazı çalışmaları gerçekleştirildi. Bu kazı çalışmalarında çok sayıda taşınır ve taşınmaz kültür varlığı ortaya çıkarıldı. Taşınmaz kültür varlıklarına baktığımızda geç döneme tarihlenen 7 adet Müslüman mezarı ve sivil mimarilere ait yapı kalıntıları, su sarnıçları, su künkleri, ocaklar, tandırlar ve saray kabul mekanı ortaya çıkarıldı. Taşınırlara baktığımızda ise çok sayıda sikke, seramik parçası, lüleler ve önemli sayabileceğimiz bir anahtar ortaya çıkarıldı. Bu anahtar daha önce ortaya çıkardığımız anahtarlardan farklı olarak boyutunun büyük olması, dairesel bir tutma ve çift dişli kilitleme çıkıntısına sahip olmasıyla farklı özelliği göstermektedir. Bu anahtarın çıktığı yapı katmanına bakıp ve çıktığı alana baktığımızda ise bunun diğer buluntularla desteklediğimizde 16. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu anahtarın kalenin asıl ana giriş kapısına ait olabileceğini düşünmekteyiz" dedi.

Azad Örmek, bu yıl kalenin saray bölümü denilen bölgesinde kazı çalışmalarını yoğunlaştırdıklarını da sözlerine ekleyerek şunları söyledi:
"Saray kabul mekanı tonozlu bir üst örtüye sahip. Fakat tonozlu üst örtüsü günümüze kalmamış. Günümüze kalan yapı unsurları yaklaşık 2 metre yüksekliğinde ve 80 santimetre kalınlığındaki duvar kalıntısı. Duvarlar Bitlis'in yerli kesme taşından dolgu tekniğiyle yapılmış. Farklı olarak da 2004'ten beri yapılan kazılarda ilk defa karşımıza çıkan tuğla zemin döşemesine rastladık. Bu da önemli bulgularımız arasında."








