Van'da 46 kilo eroin ele geçirildi Van'da 46 kilo eroin ele geçirildi
Batman İl Başkanı Şeymus Azboy'un da aralarında bulunduğu 26'sı tutuklu 32 kişinin yargılandığı 'Batman KCK' davasının 3'üncü duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya 26'sı tutuklu, 6'sı tutuksuz 32 sanığın yanı sıra müdafi avukatları ve tutuklu yakınları katıldı. Mahkemede Kürtçe tercüman hazır bulundu. Duruşmanın öğleden sonra başlayan oturumu müdafi avukatların savunmaları ile başladı. Avukatlardan ilk söz alan BDP Batman İl Eş Başkanı Av. Serdar Atalay, kendisinin de tutuklu bulunan müvekkilleri gibi BDP tüzüğü çerçevesinde faaliyet yürüttüğünü belirtti.

'Ben gizli tanık mıyım?'

Atalay, iddianamede geçen 'gizli tanık' beyanları, tape kayıtları ve telefon görüşmelerinin illegalize edilerek, dosyaya konulduğunu belirterek, 'Müvekkillerim yasa dışı bir şekilde dinlenmiş ve bu dinlemelerde müvekkillerimin parti tüzüğü çerçevesinde gerçekleştirdikleri toplantılar kayıtlara illegal bir şekilde yansıtılarak, suç delili diye konulmuştur. Sayın başkan ben de bu partinin içerisinde yer alıyorum ve şuan burada bulunan müvekkillerim yaptıklarının aynısını ben de yapıyorum. Fakat, benim adımın hiçbir ortam dinlemesi ve telefon kayıtlarına geçmemiş olması manidar değildir. Benim adım neden hiçbir ortam dinlemesi veya telefon görüşmelerinde yok, ben gizli tanık mıyım? Ben de onların yaptıkları çalışmaların aynısını yürütüyorum, bu partinin il yönetiminde yer alıyorum' dedi. Atalay, davanın siyasi bir dava olduğunu ve müvekkillerinin parti tüzüğü çerçevesinde gerçekleştirdikleri parti çalışmalarının başına 'KCK' eklenerek illegalize edildiğini ifade etti. Atalay, BDP'nin tüzüğünde yer alan komisyon ve meclislerin KCK sözleşmesinde geçen meclisler ile bağdaştırıldığını belirterek, 'Kolluk elinde bulundurduğu KCK sözleşmesine bakarak, orada yer alan meclis ve komisyonları, BDP'nin parti tüzüğünde yer alan meclis ve komisyonlarla bağdaştırarak, BDP'nin meclis ve komisyonlarının başına 'KCK' ibaresi eklemiş' diye konuştu.

'KCK sözleşmesinde yer alıyor diye, örgütlenme tarzı suç sayılamaz'

Müdafi avukatlarından Servet Özen ise, muhalif siyasete karşı 90'lı yıllarda fiili tasfiye uygulandığını ve gelinen süreçte hukuki bir tasfiyenin söz konusu olduğunu belirtti. Özen, BDP'nin tüzüğünde özerklik ve meclis komisyonları tarzında örgütlenmelerin bulunduğunu, KCK sözleşmesinde de bu tarz örgütlenme ve meclislerin bulunduğuna dikkat çekerek, 'Eğer KCK sözleşmesinde bu tarz örgütlenmeler yer alıyor diye, legal olarak anayasa çerçevesinde faaliyet yürüten bir partinin örgütlenme tarzı suç olarak sayılamaz. Parti faaliyetleri çerçevesinde suç kapsamına giren bu tarz örgütlenmelerin yol açtığı yargılama anayasa mahkemesinde görülür' dedi. Özen, müvekkilinin katıldığı iki cenaze töreninin iddianamede toplantı olarak yansıtıldığını belirtti. Cenazelere katılmanın toplumsal bir kültür olduğunu ifade eden Özen, 'Bölgede her kim olursa olsun cenazelere katılım her zaman vardır, toplumsal bir olgu biçimini almıştır, bu suç kapsamına girmez' dedi. Dava dosyasındaki gizli tanıkların durumu hakkında konuşan Özen, dosyadaki gizli tanıkların hukuksal anlamda gizli tanık koşullarına uymadığına dikkat çekerek, gizli tanıkların beyanlarının geçersiz olduğunu söyledi.

Müdafi avukatlarının savunmalarının ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, aranın sonunda 8 kişinin 'suç unsurunun değişmesini' göz önünde bulundurarak, tahliyesi yönünde karar verirken, diğer tutukluların ise, 'kuvvetli suç şüphesi, delilleri karartma ve suç mahiyeti' göz önünde bulundurularak tutukluluk halinin devamı yönünde karar verdi. Duruşma 22 Temmuz'a ertelendi. Tahliye edilen kişilerin isimleri şöyle; Bedri Can, Ekrem Değirmenci, Mehmet Söner, Hacire Çetin, Mehmet Şehit İnan, Hasan Aydın, Şeyhmus Arslan, Zeynep Tuluk Timur.