Elbette ki 40 yılı aşkındır PKK'nın elinde bulunan silahın acısını bu coğrafyada yaşayan Kürtler de Türkler de çekti. Kürdün de Türk'ün de evine ateş düştü. Ama PKK, elindeki silahla en çok Müslüman Kürdlere zarar verdi. Onun için barışı arzulamak, barışın olmasını temenni etmek, her insanın hakkı olduğu gibi, en çok da PKK'nın silahından muzdarip olan Müslüman Kürd halkının hakkıdır. Barış, sadece Kürtler için, Türkler için değil, bütün insanlık için gerekli olan bir olgudur.

PKK'nın silahlarını yakmakla verdiği tarihsel, mitolojik, kültürel mesajları uzun uzadıya anlatmaya gerek görmüyorum. Süreç hakkında çok şey yazıldı, çizildi, dile getirildi. Bundan sonrada çok şey yazılıp çizilecek. Ama netice itibariyle artık silahlarla hak aramanın bir yöntem olmadığı anlaşıldı. Silah miadını doldurdu. Silahla çözümün olamayacağını PKK'da nihayetinde gördü. Artık silahlar susmalı, anaların gözyaşları dinmelidir. Hiçbir genç, başkasının ideolojik fantazilerine kurban edilmemeli.

PKK'nın sembolik olarak silah bırakmasından sonra Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamada, barış mesajını vermesi kıymetlidir. Barışa herkes sahip çıkmalı ama en çok da şiddetten canı yananlar sahiplenmeli.

Evet, bu tarihi adım küçük hesaplara kurban edilmemeli. Süreç doğru zeminde, doğru muhataplarla yürütülmeli. PKK'nın silahsızlandırılması adına yapılacak çalışmalardaki muhatabın PKK ve PKK'ya sırtını dayadığını belirten DEM Parti'nin olması en doğal olandır. Ama Sayın Cumhurbaşkanının Kürd Meselesi'nin çözümünde, Kürdlerin temsilcisi olarak sadece DEM'i adres göstermesi, sürecin sağlıklı ilerlemesi açısında bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.

Gazze’de Şehit Sayısı 61 Bin 599’a Yükseldi
Gazze’de Şehit Sayısı 61 Bin 599’a Yükseldi
İçeriği Görüntüle

40 yıldır şiddetten beslenen, yüzlerce köyün boşaltılmasına, onlarcasının yakılmasına, on binlerce masumun katledilmesine, trilyon dolarları aşan ekonomik kayıplara ve en önemlisi de toplumsal ifsada ve ahlaki çöküntüye neden olan PKK'ın oluşturduğu sorun ile yüzyılı aşkındır fıtri hakları gasp edilen, asimilasyona tabi tutulan, varlıkları inkar edilen Kürdlerin maruz kaldığı zulümlerden doğan Kürd Meselesi'ni aynı tartıya koymak, birbirinin alternatifi olarak görmek, başlı başına bir eksikliktir. Bu iki sorunu birbirinden bağımsız görmek ve öyle değerlendirmek gerekiyor. Dolayısıyla bu iki meselenin muhatapları da farklıdır. Kürt meselesindeki çözümün muhatabı bütün Kürtlerdir.

Bir diğer önemli hususu ise; bu hassas süreçte provokasyonlar olabilir. Barışın oluşmasından rahatsız olanlar çıkabilir. Sürecin sekteye uğraması adına çaba sarfedenler olabilir. Kardeşliğimizi ve birlikteliğimizi dinamitleyenler çıkabilir. Ama bu süreçte yaşanan yanlışları sürecin selameti adına, iyi niyetle dile getirenleri barış karşıtı olarak lense etme gafletine düşülmemeli. Halisane bir niyetle her uyarıda bulunanı "sen barış istemiyorsun" diye damgalanmamalı. Evet, barışa karşı değil, yanlışa karşı olalım. Selam ve dua ile...

Muhabir: Alev Yaşar