Bir Bitlis Fenomeni, Büyük Bir Bitlis Filozofu: Dr. Hüsamettin Bilgen Ağabey'in Ardından

Bitlis; yazılarda, söyleşi ve tanıtımlarda dile getirilirken, bazı kişilikler tarihin ve yaşanmış sisli anıların içinden süzülüp gelerek âdeta kendilerine yer açarlar. Bu kahramanların en önemlilerinden biri de kuşkusuz Dişhekimi Hüsamettin Bilgen ağabeydir. Bitlisli olup yaşı 40’ın üzerinde olan insanların tamamına yakınının onu tanıdıklarını biliyorum.

A
a

Hüsamettin ağabey, 1944 yılında Bitlis’te dünyaya geliyor. İlk ve ortaöğrenimini burada tamamlıyor. 1964 yılında da, Bitlis Lisesi birincisi olarak Nişantaşı Dişhekimliği Fakültesi'ni kazanıyor. Fakülteyi bitiren ağabeyimiz, askerlik görevinden sonra İstanbul Davutpaşa’da küçük bir muayenehaneyle başlıyor işe. Ardından bir süre sonra da, Topkapı Kaleiçi’ndeki sonraları çok ünleneceği esas mekânına naklediyor. Yeni yeri, kısa zamanda Bitlislilerin en önemli durağı, kimi zaman da buluşma yeri bile oluyor. Ağabeyimizle 1972’de, lise yıllarımda, işte orada tanıştım. Heybetli hâli, soğuk duruşu, sert yüz hatlarına karşılık, konuşmaya başladığında sizi içine çeken hassas, naif yapısı ve müthiş mizahi duygusu hemen ortaya çıkıyordu. Ona işi düşen insanlar koltuktan kalkınca oradan ayrılmıyor. Ağzından çıkacak lezzetli lafları, zekice edilmiş esprileri duymak ve belleklerine yerleştirmek için yeniden bekleşiyorlardı. Muayenehane dolup taşıyor. Mekân da artık bir gülmece üretim merkezi hâline geliyordu. En sıkı, komplike Bitlis anılarını, fıkralarını anlatırken yüzündeki o soğuk ciddiyet kaybolmuyor. Ama, millet de gülmekten krizlere giriyordu.

1977 kışında bir gün yanına gittiğimde, koltuktaki hastasına yaptığı anesteziden sonra, kerpeten elindeki o kendinden emin hâli, beynimde inanılmaz bir işaret fişeği yakmıştı. “Bu adamın önünde şimdi hiçbir kudret durabilir mi, onu engelleyebilir mi?” diye tuhaf sayılabilecek bir düşünce sarmıştı beni. Bu iktidar gücü, bu “erk” bence inanılmazdı. O çok güçlü pozisyonel durum, o kadar hoşuma gitmiş olacak ki, hastası gittikten sonra kendisine bu safiyane duygu ve düşüncelerimi biraz da çekinerek naklettim. Fen Fakültesi Fizik bölümünde okuduğumu, idealim olan Tıp Fakültesi'ni bazı hatalar yüzünden kaçırdığımı, girdiğim okulda mutlu olmadığımı biliyordu. “Servet, sen niçin Dişhekimi olmuyorsun? Bu işe çok yatkınsın. İnsan ilişkilerin iyi. Ağzın laf yapıyor. İyi de insansın. Bu kriterler mesleğin neredeyse yarısını oluşturur.” demesi âdeta içimi okuduğunu da gösteriyordu. 3 ay sonra girdiğim sınavda tek bir tercih yaparak, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi'ni kazandım. 5 yıl sonra da aynı onun gibi Dişhekimi oluverdim. Gerek öğrenciliğimde, gerekse de mesleğin ilk yıllarında ondan hep destek gördüm. Ustam olmuştu.

Hüsamettin Bilgen üstad, Bitlis’in yetiştirdiği en önemli şairlerden biridir. Onun şiirleriyle tanışmamız 1980’lerin başlarında oldu. Nezaketi gereği çok da iyi demlenmeden kitleye sunmak istememişti onları. Her türde şiir yazan ağabeyimizin özellikle halk edebiyatımızın “taşlama” türü ve Bitlis’in özgün şivesiyle yazdığı enfes memleket şiirleri, bir folklorcu olarak benim hemen dikkatimi çekiyordu. Şiirleri o yıllarda dilden dile dolaşıyor. Meraklılarınca satır satır da ezberleniyordu. Çok özel hayranları oluşmuştu. İşte, ben de onlardan biriydim. Her yaştan ve her sosyal statüden insanlara bu güzellikleri yaşatıyor. Tabi esprilerin, fıkraların, yaşanmış anekdotların türü ve şekli de karşısındaki kişiye, onunla yakınlık derecesine göre de değişiyordu. Ancak, daha bir yakın olduklarına “özel servis” yaptığı da hep dillerdeydi. Bir BETAV yemeğinde, daha önce defalarca anlattırılmasına rağmen hiç bıkılmayan o “ilginç” sözler, fıkralar, anılar eline mikrofon verilerek bu kez önden sipariş ediliyor. Önceleri biraz tutuk kalan ağabeyimiz, ileriki zamanlarda acemiliğini üzerinden atmış bir “showmen” edasıyla geliyor. O kendine has hızlı hızlı anlatımıyla herkesi keyiflendiriyor. Ondan beklenen fıkramsı iki üç müthiş anıyı, espriyi, okuduğu şiirlerin peşinden bir güzel patlatıyordu.

Hüsamettin ağabeyin, neşeli ve çok zeki insanlardan oluşan bir de çekirdek arkadaş grubu vardı. Hep onlarla birlikte hareket ederdi. Onların doğal ve daimi lideriydi. İstanbul’da cumartesileri, önceleri Kurdoğlu’nun kahvesinde, bilahare Fatih’te Ozanlar kahvesinde ve sonraları da Aksaray postanesinin sokağındaki şık kahvelerde batak, piniker ve king oyun partileri çok ünlenmişti. Esasen oralar gene onun ve grubunun neşe dolu, güldürü alanlarıydı. Hayranları ve tiryakileri onlardan daha da önce orada yerlerini alır. Oynayan 4 kişiyse, izleyenler en az 10 kişi olur. Bazen bu sayı daha da artardı. Kimse oyunu izlemez, bakmaz, çayını ve kahvesini içer. Üstad’ın ağzından çıkacak ince esprileri bekler. Masadaki o hızlı oyuncu grubuna, bazen de seyircilere takılmalarına ve milleti neşeye boğan inanılmaz ifadelere dakikalarca gülerlerdi. O kareye ait güzel insanlardan Necdet Altınkılıç, Nazmi Zülfikar, merhum Yaşar Okumuş, merhum Yavuz Gencer, Orhan Gerçek, Mustafa Okumuş, merhum Nihat Gencer, Kemal Çavuşoğlu ve zaman zaman İstanbul’a yolları düştüğünde de yanlarına gelen Faik Tarımcıoğlu, Muzaffer Ahlat ve Sait Baydur ağabeyleri de hep hatırlarım. Çok güzel günlerdi. Bizler o keyifli anları dolu dolu yaşadık.

Uzun yıllar BETAV (Bitlis Eğitim ve Tanıtma Vakfı) genel sekreteryasını tek başına, mesleğiyle birlikte, yan yana yönetti. Gezilerin, yemekli toplantıların yıldızı, Bitlislilerin sevgilisi, çok önemli değeri olan ağabeyimizi kaybettiğimizi Ağustos 2016’nın başlarındaki Bitlis gezimizde ne yazık ki öğreniyordum. Acı içinde aldığım haberle birlikte daha önceden yazdığım yukarıdaki bu metni de yeniden hatırlıyordum.

Hüsamettin ağabey; saygıdeğer meslektaşım, rol model büyüğüm; Bitlislilere, Bitlis halk edebiyatına, BETAV’a kattığın tüm güzellikler ve büyük emekler için, ahde vefa sahibi insanlar adına sana binlerce teşekkür ediyor. Allah’tan senin tertemiz ruhuna rahmet, ailene, sevenlerine ve tüm Bitlislilere derin başsağlığı diliyorum...


 

arşiv HABER ARŞİVİ
BİTLİS HABER13 YORUM KURALLARI
Haber İhbarı
Bitlis Nöbetçi Eczaneleri
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat


Sitedeki tüm harici linkler ayrı bir sayfada açılır. Siteadi harici linklerin sorumluluğunu almaz.