Molla Nizamettin Yakışık Kimdir Molla Nizamettin Yakışık Kimdir
Yunus aleyhisselam, Asûr Devletinin başşehri ve önemli bir ticaret merkezi olan Nineve şehrinde doğdu. Babası Meta ve annesi, Allahü tealaya dua edip, kendilerine bir erkek evlad ihsan etmesini dilediler. Cenab-ı Hak onlara Yunus'u ihsan etti. Ancak Yunus aleyhisselam ana rahmindeyken babası vefat etti. Annesi onun doğum ve çocukluğu sırasında birçok harikulade, olağanüstü haller gördü. Yunus aleyhisselam Nineve'de büyüdü. Kavmi içinde emin, yalan söylemeyen, yardım seven bir kişi olarak meşhur oldu.

Otuz yaşına gelince Nineve ahalisine peygamber olarak gönderildi. Putlara tapan Nineve halkını senelerce Allahü tealaya îman ve ibadet etmeye davet etti. Kavmi ona îman etmedikleri gibi birçok eza ve cefada bulundular. Onunla alay ettiler. Fakat Yunus aleyhisselam yılmadan ve ümitsizliğe kapılmadan onları hak dîne davet etti. Allahü tealanın azabıyla korkuttu. Fakat Nineve halkı, 'Tek bir kişinin hatırı için azap inip herkesi yok edecekse müsade et bu azap gelsin.' deyip alay ettiler.

Yunus aleyhisselam kavminin küfürde israr etmesine üzülüp onların arasından ayrıldı. Allahü teala ona vahyedip; 'Kullarımın arasından ayrılmakta acele ettin. Geri dön, kırk gün daha onları îmana çağır.' buyurdu. Yunus aleyhisselam bu ilahi emir üzerine kavmine döndü ve onları hak dîne davete devam etti. Otuz yedi gün aralarında kaldı. Kavmi yine inanmadı. Bunun üzerine Yunus aleyhisselam 'O halde üç güne kadar başınıza gelecek azabı bekleyin. Bunun alameti önce benizleriniz sararacaktır.' buyurdu ve ilahî bir emir gelmeden üzüntüyle aralarından ayrıldı.

Yunus aleyhisselamın haber verdiği gün gelince Ninevelilerin benizleri sarardı. Gökyüzü karardı. Şehri simsiyah bir duman kapladı. Herkesi korku ve telaş sardı. Feryad ve figana başladılar. 'Yunus aleyhisselam aramızda ise korkmayın, eğer gitmişse azab bizi helak edecektir.' diye söyleştiler. O zaman Allahü teala kalplerine pişmanlık hissini verdi. Onlar tövbe etmek arzusu ile yaşlı salih bir zata geldiler ve ne yapmaları gerektiğini sordular. O zat da henüz azabın gelmesine iki gün olduğunu ve tövbe etmelerini ve azabı kaldırması için dua etmelerini tavsiye etti.

Bunun üzerine Nineve halkı şehrin yakınındaki bir yüksek tepeye çıkıp Allahü tealaya ve O'nun peygamberi Yunus aleyhisselama îman ettiler. Allahü tealaya dua edip azabı kaldırmasını niyaz ettiler. O zamana kadar yaptıkları her türlü kötülük ve haksızlığa da tövbe ettiler. Hatta öyle oldu ki, evlerindeki başkasına ait olan taşları söküp sahiplerine iade ettiler. Bunun üzerine Allahü teala tövbelerini kabul edip, azabı üzerlerinden kaldırdı. Duanın yapıldığı gün Cuma olup, Aşûre günüydü. Sonra sevinç içinde şehre dönen Nineve halkı şehirde Yunus aleyhisselamı aramaya başladılar.

Yunus aleyhisselam da ayrılışından bir müddet sonra kavminin hallerini öğrenmek için Nineve'ye yakın bir yere geldiğinde azabın rahmete tebdil olduğunu gördü. Fakat şehre girmedi. 'Eğer şehre girersem beni yalancılıkla itham ederler.' diyerek sahra (çöl) tarafına yöneldi ve oradan uzaklaştı ve Dicle Nehri kenarına vardı. Fakat buraya Allahü tealadan emir almadan gelmişti. Dicle Nehri kenarındayken yolcularla dolu olan bir gemiye bindi. Gemi hareket edip kıyıdan uzaklaştı. Gemi bir müddet seyrettikten sonra durdu ve kımıldamaz oldu. Gemidekiler şaşırıp kaldılar. Ne kadar çalıştılarsa da gemiyi bir türlü yürütemediler. Sonra da; 'Aramızda bulunan bir suçlu yüzünden gemi yürümüyor.' diye aralarında söylendiler. Geminin batacağından endişe edip paniğe kapıldılar. Durumu uğursuzluk kabul edip: 'Burada efendisinden kaçan bir kul vardır. Kur'a atalım o meydana çıkar!' diye söyleştiler.

O zamana kadar adetleri kur'a kime isabet ederse onu ceza olarak denize atmaktı. Âdetleri gereği kur'a çektiler. Kur'a Yunus aleyhisselama çıktı. O zaman Yunus aleyhisselam bunun kendisi hakkında ilahi bir imtihan olduğunu kabul edip tevekkülle; 'O asi kul benim!' dedi. Gemidekiler Yunus aleyhisselama bakıp salih bir kimse olduğunu anlayıp; 'Bu zat köleye benzemiyor!' diyerek yeniden kur'a çektiler. Kur'a yine hazret-i Yunus'a isabet etti. Üçüncü defa çekilen kur'a da Yunus aleyhisselama isabet etti. Bazıları; 'Şüphesiz bu kişinin suçu olmalı!' dediler.

Yunus aleyhisselam yolcuları Allahü tealaya îman etmeye davet etti. Fakat gemidekiler Yunus aleyhisselamı denize attılar. O an gece vaktiydi. Yunus aleyhisselamı bir balık yuttu. O zaman cenab-ı Hak balığa emredip onu yaralamamasını, kemiklerini kırmamasını bildirdi. Balık bu hal üzere hazret-i Yunus'u alıp denizin derinliklerinde kayboldu. Yunus aleyhisselam balığın karnında sağ, aklı başında ve şuûru yerindeydi. Balığın karanlık vücûdunda çok üzgün bir halde: 'Ya Rabbî! Emir ve hüküm senindir. Fakat Nineve'ye dönmeye ve kavmimi îmanlı bir şekilde görmeye ümîdim sonsuzdur. Bütün bunlara rağmen senin takdirin ne ise ona razıyım.' dedi.

O sırada bazı sesler işitti. 'Bu nedir acaba?' diye söylendi. Allahü teala ona balık karnında olduğunu vahyederek: 'Ey Yunus! Bu sesler beni denizde zikreden canlıların sesleridir!' buyurdu.

Yunus aleyhisselam balığın karnında dahi her zaman zikre devam ediyordu. Melekler onun sesini işitip Allahü tealaya arz ettiler. Allahü teala; 'Bu kulum Yunus'un sesidir. Bir hali sebebiyle onu denizde bir balığın karnında hapsettim.' buyurdu. Yunus aleyhisselam, 'La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimîn (Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim. Gerçekten ben haksızlık edenlerden oldum.' (Enbiya sûresi 87)' duasına devam etti. Bu duası ve tesbihi onun kurtuluşuna sebep oldu. Balığın karnında üç, yedi veya kırk gün kaldıktan sonra kurtuluşa erdi. Yunus aleyhisselam balığın karnından Muharrem ayının onuncu (Aşûre) günü çıktı.

Balık onu çıkarıp sahile bıraktığında; Yunus aleyhisselam zayıflamış, bitkin, hasta bir durumda ve himayeye muhtaçtı. Cenab-ı Hak ihsanıyla orada hazret-i Yunus'u güneşin yakıcı sıcağından gölgelendirerek geniş yapraklı, çabuk büyüyüp yükselen bir ağaç veya bitki bitirdi. Bu ağaç sinek ve haşeratın zararını da önlemekteydi. Cenab-ı Hak bir rivayette o bitkiden hazret-i Yunus'a süt damlattı. Diğer bir rivayette dağ keçisini emrine verdi. İyice kuvvetleninceye kadar o dağ keçisi sabah akşam gelip hazret-i Yunus'u emzirdi. Yunus aleyhisselam kendine gelince Allahü tealaya şükredip ibadete başladı. Birgün kendisine gölge veren ağacın kuruduğunu görüp üzüldü. Allahü teala ona vahy edip kavmine dönmesini emir buyurdu ve kavminin tövbelerini kabûl ettiğini bildirmesini emretti.

Yunus aleyhisselam kavmine gitmek üzere yola çıkıp, Nineve şehri yakınlarına gelince gördüğü bir çobana kavminin durumunu sordu. Çoban da; 'Peygamberleri olan Yunus aleyhisselam onlara darılıp gittiğinden kendi başlarına kaldı. Cenab-ı Hak onlara azab gönderdi. Azab bulutları başları üzerinde üç gün üç gece durdu. Fakat onlar bin bir pişmanlıkla ağlaştılar. Yunus aleyhisselamı aramalarına rağmen bir yerde bulamadılar. Neticede Allahü teala onları bağışladı. Üzerlerinden azabı kaldırdı. Şimdi yolları gözetip kendilerine emir ve yasakları öğretecek Yunus aleyhisselamın gelmesini bekliyorlar.' dedi. Yunus aleyhisselam kendisinin bekledikleri kimse olduğunu ve gidip onlara haber vermesini istedi. Çoban Nineve'ye gidip Yunus aleyhisselamın geldiğini haber verdi.

İlk anda Yunus aleyhisselamın geldiğine inanmayan Nineve halkı ağacın ve koyunun dile gelip, konuşması netîcesinde inandılar. Yunus aleyhisselamın bulunduğu tarafa gittiler. Yunus aleyhisselamı namaz kılarken buldular. Namazdan sonra onu hasretle kucaklayıp özür dilediler. Beraberce şehre döndüler. Bundan sonra Yunus aleyhisselam onlara Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı. Kavmi mesut ve iyilik üzere oldular. Yunus aleyhisselam seksen üç yaşında ibadet halindeyken Nineve'de vefat etti. Vefat ettiği yer hakkında başka rivayetler de vardır.

Yunus aleyhisselamın mucizeleri:
1. Yunus aleyhisselam, Kur'an-ı kerîmde bildirildiği üzere balığın karnında üç, yedi veya kırk gün yaşamıştır.

2. Yunus aleyhisselamın duası bereketiyle bulutlardan ateş çıkardı. Bir gün Nineve ahalisi kendisinden bulutlardan ateş çıkarılmasını istediklerinde dua etti ve bulutlardan ateş düşüp memleketin bir bölgesindeki ağaçları yaktı.

3. Yunus aleyhisselamın duası bereketiyle dağdan su çıkmıştır.

4. Yunus aleyhisselamın peygamberliğine bir keler şehadet etmişti. Nineveliler Yunus aleyhisselamdan mucize isteyince, Allahü tealanın emriyle dağa işaret etti. Dağdan çıkan bir keler dile gelerek; 'Ey insanlar! Biliniz ki, Yunus hak peygamberdir. Sizi Cennet'e, Rabbinizin mağfiretine davet ediyor.' dedi.

5. Yunus aleyhisselam Nineve hakimini îmana davet etti. O zaman Hakim; 'Kapımda bulunan şu demir halka altın olursa îman ederim.' dedi. Yunus aleyhisselam Allahü tealanın emriyle elini kapının halkasına koydu. Demir halka altın haline geldi.

6. Yunus aleyhisselam odun olmadığı halde su üstünde ateş yakmıştır.

7. Yunus aleyhisselam, Davud aleyhisselam gibi güzel sesli olduğundan, tatlı sesi vahşî ve yırtıcı hayvanlara da tesir eder, onu dinlemek için etrafında toplanırlardı.

Yunus aleyhisselamın hayatı ve başına gelen hadiseler hakkında Kur'an-ı kerîmin Saffat, Nisa, Yunus, Enbiya, Kalem, sûrelerinde haber verilmektedir. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem de hadîs-i şerîfte buyurdu ki:
'Balığın karnındayken Yunus'un (aleyhisselam) yaptığı dua; 'La ilahe illa ente sübhaneke innî küntü minez-zalimîn' idi. Müslüman bir kişi bu duayı her ne şey için okursa, Allahü teala elbette onu kabul eder. Hiçbir kula, Yunus bin Meta'dan (aleyhisselam) daha hayırlıyım, demek yakışmaz.'