İlhan Çetinsoy Kimdir İlhan Çetinsoy Kimdir
Diğer adı İsrail olup 'Allah'ın kulu' manasına gelmektedir. İbrahim aleyhisselamın küçük oğlu olan İshak aleyhisselamın oğludur.

Yakub aleyhisselamın on iki oğlu vardı. Bu yüzden, onun on iki oğlunun torunlarına Benî İsrail, yani İsrailoğulları denilmiştir. Oğullarından her birinin sülalesine 'Sıbt', hepsine birden torunlar manasına gelen 'Esbat' denir. Sonradan Yahudi adı verilmiştir. Yakub aleyhisselamın neslinden birçok peygamber geldi: Musa, Harun, Davud, Süleyman, Zekeriyya, Yahya ve İsa aleyhimüsselam bunlardandır.

Yakub aleyhisselam Şam'da veya Medyen'de doğdu. Onun Iys isminde bir kardeşi vardı. Çocukluğu babasının yanında geçti. Babası İshak aleyhisselam, Yakub aleyhisselam için; 'Ya Rabbî! Neslimden peygamber geleceğini buyurmuştun. O vadini bu oğlumdan zuhûr ettir.' diye dua etti. Onun soyundan nice peygamberler göndermesi için Allahü tealaya niyazda bulundu.

Yakub aleyhisselam babasının vefatından sonra annesinin tavsiyesi üzerine Harran'da bulunan dayısının yanına gitti. Orada uzun müddet kaldı. Dayısının büyük kızı Leya ile evlendi. Bu evlilikten Rabil, Şemun, Lavi, Yehûda, İsahar ve Zablûn adlı oğulları ile Dînar isimli kızı doğdu. İbrahim aleyhisselamın bildirdiği dinde iki kız kardeşle evlenmek caiz olduğundan ilk evliliğinden yedi sene sonra dayısının küçük kızı Rahil ile de evlendi. Bu hanımından da Bünyamin ve Yusuf adlı iki oğlu oldu. Belhe ve Zülfa adlı iki cariyesi vardı. Belhe adlı cariyeden Dan ve Neftale, Zülfa adlı cariyesinden de Cad ve Âşir adlı oğulları doğdu. Böylece on iki oğlu oldu.

Kırk sene kadar dayısının yanında kalan ve ona hizmet eden Yakub aleyhisselama Allahü tealadan Vahy gelip Ken'an diyarı ahalisine peygamber olarak vazifelendirildiği bildirildi. Dayısından izin alarak hanımları, oğulları ve kendisine tabi olanlarla birlikte Harran'dan ayrılıp Ken'an diyarına geldi ve oraya yerleşti. Kendisi ve oğulları için evler yaptırdı. Bu sırada Yusuf ve Bünyamin adlı oğullarının annesi olan Rahil vefat etti.

Yakub aleyhisselam insanları Hak dîne ve tek olan Allahü tealaya inanmaya ve O'na ibadet etmeye davet etti. Ken'an diyarı ahalisinden çok kimse ona îman etti. Ken'an diyarını idare eden Şüceym bin Daran isimli kral, Yakub aleyhisselama karşı çıktıysa da başarılı olamadı.

Yakub aleyhisselam anneleri vefat etmiş olan oğulları Bünyamin ve hazret-i Yusuf'u diğer oğullarından çok seviyordu. Çünkü bu ikisi anne şefkatinden mahrûm kalmışlardı. Yakub aleyhisselamın özellikle hazret-i Yusuf'a karşı aşırı muhabbeti olduğu için onu bütün oğullarından üstün tutuyor ve yanından ayırmıyordu. Hazret-i Yusuf yedi yaşındayken rüyasında on bir yıldız, ay ve güneşin kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyasını babasına anlattı. Rüya tabirini iyi bilen Yakub aleyhisselam oğluna ileride büyük nîmetlere kavuşacağını ve kendisine peygamberlik verileceğini söyleyerek rüyasını kardeşerine anlatmamasını tavsiye etti.

Yakub aleyhisselamın oğlu Yusuf'a karşı aşırı muhabbet göstermesini kıskanan diğer oğulları onu hased ettiler. Hazret-i Yusuf'a beraberce tuzak kurup onu öldürmek istediler. Babalarından korktukları için de ne şekilde kötülük yapacaklarını tespit edemediler.

Daha sonra kendi aralarında konuşup Yusuf aleyhisselamı yol üzerindeki bir kuyuya atmayı kararlaştırdılar. Yusuf aleyhisselamı babalarından alıp, beraberlerinde götürebilmek için hîleye başvurdular. Yusuf aleyhisselamı alıp kıra götürdüler ve kervanların geçtiği yolun kenarındaki bir kuyuya attılar. Sırtındaki gömleğini çıkarıp kestikleri bir hayvanın kanıyla boyadılar. Akşam olunca da kanlı gömleği babalarına getirip; 'Biz kırda yarış ederken, Yusuf'u eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş.' dediler.

Yakub aleyhisselam kana bulanmış fakat hiç yırtık ve çizgi bile olmayan gömleğe bakıp oğlu Yusuf'u kurt yemediğini ve onun hayatta olduğunu anladı. Diğer oğullarına o kurdun Yusuf'uma karşı şefkati sizden fazlaymış. Vallahi bugüne kadar bu kurt gibi yumuşak huylu bir kurt görmedim. Oğlumu yemiş de sırtından gömleğini bile yırtmamış. Bu söyledikleriniz yalandır. Yusuf'a ne ettinizse siz ettiniz. Fakat elimden ne gelir. Benim için sabr etmekten güzel bir şey yoktur' dedi. İçli içli ağlayıp, kalbini Allahü tealaya bağladı ve oturdu. Yusuf aleyhisselamın ayrılığından dolayı üzülüyor, fakat bu üzüntüsünü kimseye bildirmiyor, halinden de kimseye şikayette bulunmuyor, oğluna kavuşacağı günü hasretle bekliyordu. Hasret ve üzüntüsü sebebiyle ağlamasından dolayı gözlerine ak inmiş göremez olmuştu.

Atıldığı kuyudan bir kervancı tarafından çıkarılan ve Mısır'a götürülerek bir köle diye satılan Yusuf aleyhisselam, Mısır Maliye Nazırı tarafından satın alındı. Maliye Nazırının sarayında özel olarak büyütülen Yusuf aleyhisselam, Nazırın ölümünden sonra Maliye Nazırı oldu. Aldığı ekonomik tedbirler sayesinde, yedi sene müddetle devam eden kıtlık esnasında Mısır halkının rahat ve refah içinde yaşamasını sağladı.

Yakub aleyhisselam Bünyamin dışındaki oğullarını buğday ve erzak almak üzere Mısır'a gönderdi. Yusuf aleyhisselam onları tanıdı ve ikramlarda bulunarak erzak verdirdi. İkinci defa gelişlerinde kardeşleri Bünyamin'i de getirmelerini söyledi. Onlar da ikinci gelişlerinde kardeşleri Bünyamin'i getirdiler. Kendi anne-baba bir kardeşi olan Bünyamin'i bir tedbirle yanında alıkoydu. Yakub aleyhisselamın oğulları üçüncü defa Mısır'a gidince Yusuf aleyhisselam kendini onlara tanıttı. Gömleğini babası Yakub aleyhisselama gönderdi. Babasını ve bütün akrabalarını da Mısır'a davet etti. Yakub aleyhisselam gömleği yüzüne gözüne sürünce gözleri açıldı.

Yakub aleyhisselam oğlunun daveti üzerine bütün akrabasını alarak Mısır'a gidip oğlu Yusuf aleyhisselama kavuştu. Yusuf aleyhisselam babasına ve yanındakilere büyük ikramlarda bulundu. Kardeşlerini affettiğini bildirdi. Yakub aleyhisselam oğlu hazret-i Yusuf'a kavuştuktan sonra oğullarıyla birlikte on seneden fazla Mısır'da yaşadı. İyice ihtiyarlayınca oğullarını başına toplayıp, vasiyette bulundu. Oğullarından, tek olan Allahü tealaya ibadet edeceklerine dair söz aldıktan sonra vefat etti. Oğulları cenaze namazını kıldılar. Vasiyeti üzerine Kudüs yakınlarındaki Halîl-ür-Rahman'da bulunan babası İshak aleyhisselamın yanına defnedildi. Rivayete göre burada dört kabir vardır. Bunlar İbrahim aleyhisselama, İshak aleyhisselama, Sare validemize ve Yakub aleyhisselama aittir.

Yakub aleyhisselam dedesi İbrahim aleyhisselama gönderilen kitaptaki (sahifelerdeki) emir ve yasakları insanlara tebliğ etti.

Yakub aleyhisselam Allahü tealanın seçtiği, kendi zamanında yaşayan insanların sûret (görünüş) ve sîret (huy ve yaşayış) yönünden en üstünüydü. Buğday benizli, uzun boylu, nazik yapılı bir bedene sahipti. Babası, İshak aleyhisselam gibi halim selîm, yumuşak huylu, doğru sözlü, kerim ve cömertti. Kur'an-ı kerîmde Yakub aleyhisselamın, dinde kuvvetli olduğu, ihlas sahibi olduğu, salihlerden olduğu, bitmeyen güzel bir sabra sahip olduğu, seçkin ve hayırlı kimselerden olduğu ve rüya tabirini iyi bildiği açıklanmıştır.

Yakub aleyhisselamın beş çeşit mucizesi vardı:
1. Duası bereketiyle bir koyunun karnından dört kuzu doğmuştu. Bir kavim gelip, Ey Allah'ın peygamberi, geçen sene koyunlarımız hiç doğurmadı. Cenab-ı Hakka dua ediniz, hem bu seneki, hem de geçen seneki kuzuları birden versin, diye rica ettiler. Yakub aleyhisselam dua edince, her bir koyundan dörder tane doğmak sûretiyle koyunları çoğaldı.

2. Sesi sürekli olup, üç konaklık yerden bile duyulurdu. Düşman askerine bağırdığı zaman korkularından hep kaçarlardı.

3. Hazret-i Yakub'un attığı şey, pek uzaklara giderdi. Oğullarını Amalika kavmiyle muharebeye gönderince, muharebe esnasında Yehûda adlı oğlunun, süngü ve mızrakla silahı parçalanmıştı. Yehûda, silahım kırıldı babacığım, bir silah gönderiniz, diye seslendiği anda, hazret-i Yakub işitip, bir dağ başından önceki gibi bir silah attı ve seslendi. Yehûda sesini işitip, silahı aldı ve hemen düşmana saldırdı ve galib geldi. Halbuki aralarında 360 km'lik mesafe vardı.

4. Yakub aleyhisselamın duası bereketiyle büyük ve küçük dağlar yerlerinden kalkmışlardır. Ken'an ahalisini dîne davet ettiği vakit, orada bulunup, yörenin iki tarafını darlaştıran dağların başka yere naklolunmasıyla, yerlerinin geniş bir saha olmasını istemişlerdi. Yakub aleyhisselam dua edince, muradları hasıl olup, yerleri geniş ve düzlük olup havası da gayet güzel olarak Hicaz'da en güzel yer olarak tanınmıştır.

5. Ken'an ahalisini îmana davet ettiği vakit, oturdukları yerlerde bulunan dağlık ve taşlık yerlerin, bütün tepe ve taşların toprak olmasını teklif etmişlerdi. Yakub aleyhisselam dua edince, diledikleri gibi olmuştur.

Yakub aleyhisselamın en büyüğü Rabil olmak üzere Şem'un, Lavî, Yehûda, Zablun (Yalun), İsahar, Dan, Neftali, Âşir, Cad, Yusuf ve Bünyamin adlı on iki oğlu vardı. İsrailoğulları bu on iki oğlunun neslinden çoğalmışlardır. Yusuf aleyhisselamdan sonra akılca en üstün olan Yehûdanın neslinden Davud aleyhisselam ve Benî İsrail (İsrailoğulları) hükümdarları gelmiştir. Bu sebeple İsrailoğullarına genel olarak Yahudi de denilmiştir. İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerin çoğu da Yusuf aleyhisselamın neslindendir. Kur'an-ı kerîmde zikr edilen Talut da Bünyamin'in neslindendir.

Kur'an-ı kerîmde Yusuf sûresinde ve Bakara sûresi 132, 133, 140; Âl-i İmran sûresi 84-93; Nisa sûresi 163; En'am sûresi 84; Hûd sûresi 71; Meryem sûresi 6, 49, 58'inci ayetlerinde Yakub aleyhisselamdan ve fazîletlerinden bahsedilmektedir.