Abit Gürses: Hüseyin Olan'a Açık Mektup

Kategori: Bitlis - Tarih: 20 Şubat 2015 17:42
Abit Gürses: Hüseyin Olan'a Açık Mektup

Değerli hemşerim Sayın Hüseyin Olan. bir haber sitesindeki açıklamanızı okudum. "Bitlis'i tarih ve kültür kenti yapacağız" başlığı ile yayınlanan bu haberde, haklı olarak, Bitlis'in iktidar partilerince yönetildiği dönemlerde ihmal edildiğini, Bitlis tarihini ve kültürünü öne çıkaracak çalışmalar yapacağınızı belirtmeniz, her Bitlisli gibi beni de sevindirdi.

Bu vesile ile size açık bir mektup yazarak, yıllar sonra 12 Eylül 2014 tarihinde ağabeyim Mehmet Gürses'in taziyesi münasebetiyle 3 gün kalabildiğim hepimizin sevgilisi kentimizle ilgili bazı gözlemlerimi aktarmak istedim.

Umarım bu naçizane gözlemlerim, bir eleştiriden ziyade, ortak kaygılarımızdan kaynaklanan uyarılar olarak telakki edilir. Aynı şekilde bu açık mektupta ismi geçen bazı arkadaş, komşu ve hemşehrilerimin de bu kaygıları paylaşacaklarını diliyor ve hoşgörülerine mazhar olacağını ümit ediyorum...

Bu kısa mektupta uzun uzadıya Bitlis'in eski tarihine, önemine değinmemize imkan yok. Onun için kısaca en çok göze batan bazı konulara değinmek istiyorum.

1981 Newrozu’nda terk etmek zorunda kaldığım nadide özelliklere ve güzelliklere sahip olan şehrimize 21 yıl 4 ay sonra, 2002 yılında iki günlük bir ziyaret için gelebilmiştim.

O ziyaretimde rahmetli arkadaşım Salih Şerefhanoğlu ile birlikte, dönemin Belediye Başkanı Yaşar Buhan'ı ziyaret etmiş, ve İsveç’ten ''kardeş belediye'' bulabileceğimizi belirtmiştim. Başkan, bu konudaki mevzuatın İçişleri Bakanlığı tarafından son dönemlerde değiştirildiğini, artık araç gereç ve benzeri materyale müsaade edilmediğini, sadece ''cankurtaran''a müsaade edildiğini, onun için de bin bir meşakkatli muamele gerektiğini belirttiği için söz konusu düşünceden vazgeçildi...

Bu görüşme sırasında sohbet döndü, dolandı, Bitlis'in eski binalarına, çeşmelerine, camilerine vb. geldi... Başkan Yaşar Bey, bu konuda çok kapsamlı ve değerli bir çalışmayı belediye imkanlarıyla gerçekleştirdiklerini söyleyerek, iki klasörlük dökümanı önümüze koydu... Bu çalışmayı nasıl yaptığını da anlattı, Yaşar bey, ''... Hükümet, il teşkilatı, binası olmayan 'İl Kültür Müdürlüğüne' iki değerli elemanı sürgün etmişti. Ne daireleri, ne kalacak yerleri ne de herhangi bir işleri vardı. Ben onlara yardımcı oldum. Peki, sizin elinizden ne gelir diye sordum, onlar da, biz bu güzel tarihi kentin bütün eserlerinin envanterini çıkarıp, dökümasyonunu yapabiliriz dediler. Belediye imkanlarıyla, araç, fotofilmi vb. kendilerine sağlayınca bu güzel çalışmayı ortaya çıkardılar...'' dedi.

Eğer söz konusu çalışma basılmamışsa, mutlaka belediye arşivinde veya eski Başkan Yaşar Bey’de vardır... iki kalın klasörden oluşan ve Başkan tarafından bize gösterilen bu değerli çalışmada hemen hemen bütün yapılar, köprüler, camiler, medreseler, çeşmeler, kümbetler evlerin hem fotoğrafları, hem de bazılarının krokileri ve özellikleriyle ilgili bilgiler vardı...

14 yıl önceki ilk ziyaretimden sonra, geçen Eylül ayında ağabeyim Mehmet Gürses'in cenaze ve taziyesi vesilesiyle tekrar Bitlis'e gelebildim.

Şehrimizi gezebilmek için kısa da olsa biraz zamanım oldu. Ayrıca çok farklı yaşlarda ve anlayışlarda olan arkadaşlarla, dostlarla, eski komşularla hemşehrilerimle sohbet etme fırsatı buldum. Şehir içinde bir otelde kaldığım için çarşıyı dolaşma imkanım da oldu.Bizim en son kaldığımız mahalle olan Kurubulak'tan başlayacak olursak, ilk göze çarpan çirkin yapılaşmadan bahsetmek gerek.

Eskiden Kurubulak Camii ile Tütün Fabrikası arasındaki caddede sıralı iki katlı evler vardı. Tümü de Ermenilerden kalma bu evlerden birinde bizler de kiracı olarak yıllarca oturduk. Bu cadde üzerinde 4 katlı, kırmızı boyalı betonarme bir bina göze batıyordu. Sorduğumda, Hüsameddin Zenderli'nin yaptırdığını söylediler.

Aynı şekilde, 1970'lered Hacı Hekim İlban'ların evinin yanında bir harabeyi alıp, kesme taştan, bitişikteki binalar arasında sırıtmayan, az çok onlarla uyumlu güzel bir ev yapmıştı rahmetli Hacı Rızgo Zenderli. Bu defa o güzel evin yerinde büyük beton kolonlar vardı, sorduğumda, Muzaffer Zenderli 6 katlı bir bina inşa edeceğini söyledi!..

Oradan, Adil Bey'lere doğru dönünce, fabrikanın bahçesindeki eski Ermeni kilise veya manastırı olduğunu bildiğimiz, yıllarca Tütün Ambarı olarak kullanılan binanın damının çöktüğünü ön cephesiyle sol cephesinin yarı yıkık olduğunu gördüm.

Eski Belediye Başkanlarımızdan Adil Şerefhanoğlu'nun evine vardığımızda, o güzelim tipik Bitlis evinin güney cephesine moloz taştan ekleme yapıldığını gördüm... Kimin yaptığını sorduğumda Hasan Şerefhanoğlu dediler...

Yine aynı şekilde, kurubulak camiinin bitişiğinde Kalelilerin evlerinin damının çöktüğünü ve sahipsiz olduğunu gördüm.

Oradan biraz öteye gittiğimde, Şerefhanlara ait olan kümbetin ve eski karakol binasının çevresinin de çok bakımsız olduğunu, Kurtuluş İlkokuluna yakın güzelim iki katlı evlerden de pek bir eser kalmadığını gördüm...

Avul Meydan'dan Taxşuta bakınca, Sarayil’in ayakta kaldığını görmek insanı sevindiriyordu! Avêx'te bizim Zırqîler’in dede baba semtine gittim…

Bizim eski evimiz öyle çok ahım şahım bir ev değildi, ama kesme taştan yapılmış tek katlı eyvanlı güzel bir evdi. Maalesef taşları göremedim, evi alan yeni sahipleri üstüne betonarme kat attıkları yetmezmiş gibi bir de kesme taşın üstünü sıvamışlar... Bahçemize misafir olmak için millet can atardı. Bahçe mahçe kalmamış, bir köy tarlasına dönmüş, tarlaların orta yerine bina kondurulmuş...

Amcamız Nusret'in evinin yerinde yeller esiyordu, onun bitişiğindeki Hacı Sadık’ların, hakeza amcazademiz Cemal Zırhlı ve Nazım Zırhlı'ların evlerinin hali içler acısıydı...

Mahallemizin çok güzel eski bir bulağı (çeşme) vardı. Bitişiğinde, tuvaletler ve namazlık yeri vardı, o da yok olmuş.

Yine akrabalarımızdan, Terzi Tafêq'in anası Şevqînaz teyzenin çok güzel cemayilli bahçeleri vardı, o da yok olmuş...

Evimizin arkasında kadim komşumuz rahmetli Hacı Rıza Görücü’lerin evleri vardı o da harabe olmuştu...

Kala kala, eskiden Şemo'nun Evi olarak bilinen, şimdi arkadaşım ve eski komşumuz Maşallah İşlek'lerin evleri az çok ayakta kalabilmiş...

Çılvır poğanî (sokağı), Bezirganların güzelim evleri acınacak harabelere dönmüş...

Oradan, Merkava'ya Hacı Yusuflara doğru gittim...Degirmanın yerinde yeller esiyordu...

Merkava diye bir piknik yeri ortada kalmamıştı...

Her yaz bütün mahallelinin yününü, kilimini, halısını yıkadığı, çocukların cıvıl cıvıl doldurduğu, serinlemek için çimdiği, suyunu dahi içtiği Avêx çayı pislik içinde idi...

Zaten su arxlarının durumu bahsedilmeyecek kadar kötü idi.

Oysa her bir su arkı bir mühendislik harikası olarak, Bitlis’i dört bir yandan dolaşır ve sulamadığı tek bir karış bahçe bırakmazdı...

Nerde o arklarımız! nerde çırpanlarımız! nerde gece kaçak su bırakanlarımız! komşusunun suyunu kendi bağına bahçesine, çeviren uyanık komşularımız!...

Bu gözlemleri uzatmak mümkün, ama ben Şeri Beg'dan baktığımda, Müftülerin evinin de bir cephesinin yıkılmış olduğunu görünce, artık eski Bitlis'in son nefeslerini verdiği kanaatine vardım...

Ama Zeydan mahallesine bakınca, hala kurtarılabilecek bir parça Bitlis'in ayakta kalabildiğini gördüm...

İnşallah bütün Bitlis, ama kelimenin gerçek anlamında bütün Bitlis, bajarisi (şehirlisi) ve gundisi (köylüsü) ile, zengini ve fakiri ile, dincisi ve dinsizi ile, sizler gibi şehirde kalmakta direnenler ve benim gibi şehrini terk etmiş olanları ile ,el ele, gönül gönüle verebilirse, Kurdistan tarihinde yüzyıllar boyu muazzam roller oynamış bu mağrur ve mahzun şehrimizi kaybolmaktan kurtarabiliriz...

Kime sorduysam, neredeyse tümü artık eski evlerinde kalmadıklarını, bilmem hangi ''site''de oturduklarını söylediler... Rahmetli Kahveci Tahar'ın oğlu Sayındağ bile, artık Hersan'daki evinde oturmadığını söyledi...

Şorki'nin ne halde olduğunu bilmediğini söyledi...

Bir ara şehrin içinden geçen çayın üzerindeki binaların yıkılacağı, eski köprülerin ortaya çıkarılacağı, esnafa yeni dükkanlar yapılacağı, çaya lağım ve çöp atılmasına son verecek bir komple projeden bahsediliyordu.

BETAV, Çekül Vakfı ve Belediyenin belli bir noktaya getirmiş olduğu bir proje vardı, ne oldu bu projeye diye sorduğumda, bir çocukluk arkadaşım, ''iyi ve gerekli bir proje idi, biz (DTP) belediye seçimlerinde bu projeye karşı propaganda yaptık. Ve seçimi kazanmamıza da yaradı...'' dedi. Peki ne olacak şimdi o proje öldü mü? diye sorduğumda ''maalesef'' o projeye karşı propaganda yaparak seçimi kazandık, öyle kolay geri dönüş olmaz’’ dedi...

Yukarıda andığım röportajınızı okuduğumda bu düşünceye varmış olmanız beni umutlandırdı... Hüseyin bey, Belediye Başkanı olarak bu düşünceye varmış olmanız önemlidir ama yeterli değildir. Bu konuyu yerel basında, toplantılarda görüşmelerde işlemek lazım... Bence partiler üstü, siyasetler üstü, politik bir kazanç amacı güdülmeden sahiplenmekle Bitlis yokolmaktan kurtarılabilinir…

Bitlis’in geçmişine, tarihine, kültürüne, bugünü ve yarınına hizmeti ve katkısı olabilecek hiçbir kişiyi, örgütü, partiyi, kurum ve kuruluşu küçümsemeden ve dışlamadan ortak ve sürekliliği olan bir platform oluşturula bilinir…

Böylesi bir platformun amacı, Bitlis’in mimarisini, eski eserlerini, kültürünü ve tabii çevresini yok olmaktan kurtarmak ve insanlığın ziyaretine sunmak olmalıdır… Kuşkusuz böyle bir çalışma sadece Belediyenin altından kalkabileceği bir yük değildir. Onun için katkısı ve hizmeti olabilecek en geniş çevreyi bu işe katmak gerekir. Bitlis Belediyesi böylesi bir çalışmaya öncülük yapabilir… Bu konuda Mardin’in başarısı incelenebilir bir örnek teşkil ediyor. Mutlaka başka olumlu örnekler de vardır...

Yoksa bugünkü durumun devam etmesi halinde bir müddet sonra bu kentte Kurd ve Ermeni kültüründen izler bulmak mümkün olmayabilir...

Bu kentin Bitlis Kurd Beyliğinin başkenti olduğunu söylemek mümkün olmayabilir...

Tarihi, dili ve kültürü olmayan bir millet olur mu?

Yukarıda kısaca özetlediğim gözlemlerim ve uyarılarımın, bir eleştiriden ziyade, ortak kaygılardan

kaynaklanan hassasiyetler olarak telakki edilmesi umuduyla...

Bitlis için taş üstüne taş koyan, bir ağaç diken, en ufak hizmeti yapan herkese saygılar...

Çalışmalarınızda Başarılar...

Kaynak : Abit Gürses / Stockholm-İsveç abitgurses@gmail.com

https://www.bitlishaber13.net/haberprint/abit-gurses--huseyin-olan-a-acik-mektup-5167.html